"Hazret-i Ziyaeddin bütün ulûmu biliyor. Kâinatta, kutb-u âzam gibi her şeye ıttılâı var." Bu ifadeler şirki andırmıyor mu, kainattaki tüm ilimleri Allah'tan başka kim bilebilir ki?
Değerli Kardeşimiz;
“Hazreti Ziyaeddin kainattaki bütün ulumu biliyor.” ifadesi, tarikatın bir esası olan muhabbetin ifrat halidir.
Bu cümleyi kuran kimseye "Sen bütün ulum derken Allah’ın ezeli ilmi ile mi kıyaslıyorsun?" diye bir sorgu yapılsa, elbette böyle bir kıyas yapmadığını ve yapmayacağını ifade edecektir. Bu cümledeki “bütün ulum” ifadesi bir faninin elde edebileceği en yüksek ilmi makam anlamında kullanılıyor. Yoksa en ahmak birisi bile Allah ile insan ilminin kıyasa gelmeyeceğini bilir. Hemen şirk damgasını vurmak da ayrı bir cehalet olur.
Basit bir tekke şeyhinin böyle ifrat-ı muhabbetle çok yüksek makamlarda tahayyül edilmesi mübalağadır. Üstadımız da zaten bu abartılı ifade ve nazarı elinden geldiği kadar tadil etmeye çalışıyor.
Bu mihenk aslında hayatımızda çok önemli bir prensip olmalıdır. Hiç kimseyi (bu siyasi lider olur, kanaat önderi olur idegog olur fark etmez) olduğundan fazla ya da eksik görmemek gerekiyor. Her şeye kamet-i kıymeti miktarınca değer vermek gerekiyor. Olduğundan az değer vermek tefrit iken, olduğundan fazla değer vermek ifrat bir durumdur. İfrat tefriti netice verdiğinden daha riskli daha tehlikeli bir yaklaşımdır.
Basit bir tekke şeyhini ya da velayet-i suğra evliyasını İmam-ı Gazali ayarında Abdulkadir Geylani seviyesinde görmek ifrat-ı muhabbettir. Hazreti Ziyaeddin bir evliya olabilir, ama bütün kesbi ve vehbi ilimleri bilecek seviyede bir alleme-i cihan değildir...
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar
Bazı ifadelerimizi sadece kendi üzerinize almayın; bizim amacımız sizin üzerinizden diğer okuyucularımıza da mesaj vermektir...