"Hem nasıl ki müsebbebdeki harika sanat ve tezyinat, esbabı azledip, Müsebbibü’l-Esbab olan Vâcibü’l-Vücuda işaret ederek..." Ayetin mana ve muhtevası açısından paragrafı izah eder misiniz?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

"Hem nasıl ki müsebbebdeki harika sanat ve tezyinat, esbabı azledip, Müsebbibü’l-Esbab olan Vâcibü’l-Vücuda işaret ederek, وَاِلَيْهِ يُرْجَعُ اْلاَمْرُ كُلُّهُ sırrınca ona teslim-i umur eder. Öyle de müsebbebata takılan neticeler, gayeler, faideler, bilbedahe, perde-i esbab arkasında bir Rabb-i Kerîm'in, bir Hakîm-i Rahîm'in işleri olduğunu gösterir." (Sözler, Otuz Üçüncü Söz, Yirmi Yedinci Pencere)

Dersin başında müsebbebdeki yani neticelerde ve meyvelerdeki harika sanatı en âla bir sebebin de yapamayacağı nazara verilmişti. Ayet-i kerimenin meali: “İşlerin (emirlerin) tamamı ona rücu eder.” (bk. Hud, 11/123)

Müsebbeplerin (neticelerin, meyvelerin) hangisindeki mükemmel sanata, harika güzelliğe nazar etsek, bunu sebeplerin yapamayacağını anlar ve o işi ancak her şeyi bilen ve her şeye kuvveti yeten Allah’ın yarattığına hükmederiz. Bu mana rücu kelimesiyle ders verilmiştir. Mesela, bir makaledeki ilmî hakikatleri kâğıdın ve kalemin düşünemeyeceğini idrak etmekle fikrimiz bir âlim zata rücu eder, yani bu işi ancak o zat yapmıştır, hükmüne varır.

Bu paragrafta da müsebbepteki gayeleri sebeplerin bilemeyeceği noktasından hareketle, sebeplerin bir perde olup müsebbepleri Allah’ın yarattığı izah ve ispat ediliyor.

Bu “gaye” delili üzerinde birçok risalede, bilhassa Ayetü’l-kübra’da ehemmiyetle durulmaktadır. İnsanları gaflete atan en önemli sebeplerin biri, kâinata ve içindeki eşyaya bakarken bu gaye delilini dikkate almamaktır.

Mesela, Güneş'in ışık kaynağı olduğundan bahsederken, “Bu ışığı niçin veriyor?” diye düşünmek gerekir. Ta ki, bu gayeyi Güneş'in bilemeyeceği ve yapamayacağı kesinlikle bilinsin.

Mesela, damağımızdan dişler çıkıyor; ama niçin? Yiyeceklerimizi rahatça parçalayıp sonra yutalım diye. Bu gayeyi damaklar düşünemezler. Öyle ise, bu hadise tabiî bir hadise gibi telakki edilemez, düşünmeden geçilemez.

Ağaçtan renkli, tatlı ve faydalı meyveler çıkıyor, ama niçin? Bizim hoşumuza gitsin ve bize faydalı olsun diye. Bu gayeyi ağaç düşünemez.

Dünya niçin yaklaşık 23 derece eğimle dönüyor? Mevsimler meydana gelsin diye. Dünya bizi ve mevsimlere ihtiyacımızı bilemez.

İnsanın başparmağı da diğerleriyle yan yana olsaydı ne kalem tutabilirdi, ne çekiç, dolayısıyla da hiçbir eser vücuda getiremezdi.

Bu hakikatin sayısız misallerinden sadece birkaçını nazara vermiş olduk.

Bu dersin verdiği tefekkür ölçülerini hayatımıza mal etsek, bir taraftan dünyamız şenlenirken öte yandan kalbimiz iman, marifet ve muhabbet meyveleriyle gıdalanır ve ahiretimize büyük sermayeler göndeririz.

Eşyanın gayelerini düşünmeden yaşayan insan, kendisinin de yaratılış gayesinden gaflet eder. Bu ise onu ebedî azaba maruz bırakır.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Kategorileri:
Okunma sayısı : 902
Sayfayı Word veya Pdf indir
Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

BENZER SORULAR

Yükleniyor...