"Hem o melek, cin ve beşerin seyyidi olan zat, şu kâinat ağacının en münevver ve mükemmel meyvesi ve rahmet-i İlâhiyenin timsali ve muhabbet-i Rabbâniyenin misali ve Hakkın en münevver burhanı ve hakikatin en parlak siracı..." Devamıyla izah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
"ALTINCI ESAS: Hem o melek, cin ve beşerin seyyidi olan zât, şu kâinat ağacının en münevver ve mükemmel meyvesi ve rahmet-i İlâhiyenin timsali ve muhabbet-i Rabbâniyenin misali ve Hakkın en münevver burhanı ve hakikatin en parlak sirâcı ve tılsım-ı kâinatın miftahı ve muammâ-yı hilkatin keşşafı ve hikmet-i âlemin şârihi ve saltanat-ı İlâhiyenin dellâlı ve mehâsin-i san’at-ı Rabbâniyenin vassâfı; ve câmiiyet-i istidat cihetiyle, o zât mevcudattaki kemâlâtın en mükemmel enmuzecidir..." (Mektubat, On Dokuzuncu Mektup, On Dokuzuncu Nükteli İşaret)
"Hem o melek, cin ve beşerin seyyidi olan zat, şu kâinat ağacının en münevver ve mükemmel meyvesi."
Peygamber Efendimiz (asm) hem meleklerin hem cinlerin hem de insanların efendisi olup, kâinat ağacının en nurlu ve en mükemmel bir meyvesidir. Kâinatı bir ağaca benzetirsek, bu ağacın meyvesi Peygamber Efendimiz (asm) oluyor.
"ve rahmet-i İlâhiyenin timsali"
Allah’ın şefkat ve merhametinin en somut ve belirgin örneği, Peygamber Efendimiz (asm)'dir. Allah’ın rahmet sıfatını üzerinde en güzel gösterip ilan eden Peygamber Efendimiz (asm) oluyor. Onun mahlukata gösterdiği şefkat dillere destandır.
"ve muhabbet-i Rabbâniyenin misali"
Allah’ın en sevdiği en değer verdiği en yüksek makamlara çıkardığı yaratılmış yine Peygamber Efendimiz (asm)dir. Ona "habibullah" unvanın verilmesi de bunun açık bir delilidir.
"ve Hakkın en münevver burhanı"
Allah’a ait gerçeklerin en parlak rehberi ve yol göstericisi, en sağlam ve sarsılmaz delili yine Peygamber Efendimiz (asm)'dir. Felsefe ve diğer dinler Hakka yani Allah’a iftira atarken Hazreti Peygamber onu tenzih ve takdis ediyor.
"ve hakikatin en parlak sirâcı"
Peygamber Efendimiz (asm) doğruları ve gerçekleri insanlara gösteren bir lamba bir projektör bir kandil gibidir.
"ve tılsım-ı kâinatın miftahı"
Peygamber Efendimiz (asm), kâinatın sırlarını ve üstü kapalı gerçeklerini insanlığa açan, ders veren, cevapları insan aklı ile bulunamayan olayların içyüzünü keşfeden bir nurlu anahtar gibidir. Mesela, kabrin arkasında ne var ölümden sonra ne olacak tılsımını haşir ve ahiret ile açmış, insanlığa muazzam bir müjde ve beşaret vermiştir.
"ve muammâ-yı hilkatin keşşafı"
Peygamber Efendimiz (asm), "İnsan ve evren neden yaratıldı, vazifeleri nedir, nereden geldi nereye gidiyor?" gibi, yaratılışa ait muamma ve soruların cevaplarını veren bir keşşaftır. Hiçbir felsefeci bu soruların cevabını kesin ve net bir dil ile cevaplayamamış ve insanlığa bu hususta bir yol gösterememiştir.
"ve hikmet-i âlemin şârihi"
Şu içinde yaşadığımız kâinatın ve kâinat içinde türlü türlü âlemlerin sayısız hikmetleri, incelikleri ve sırları bulunuyor. İşte Peygamber Efendimiz (asm), Kur’an nuru ile bütün hikmetleri, incelikleri ve sırları şerh edip izah ediyor.
"ve saltanat-ı İlâhiyenin dellâlı"
Peygamber Efendimiz (asm) kâinatta tecelli eden ilahi saltanatın yani ilahi tedbir, tedvir ve hakimiyetin en büyük ve en muazzam bir ilancısı ve dellalıdır.
"ve mehâsin-i san’at-ı Rabbâniyenin vassâfı"
Peygamber Efendimiz (asm) Allah’ın güzel isim ve sıfatlarını ve bu isim ve sıfatların kâinattaki tecellilerini vasf edip tarif eden muazzam bir vassaftır.
"ve câmiiyet-i istidat cihetiyle, o zât mevcudattaki kemâlâtın en mükemmel enmuzecidir."
Peygamber Efendimiz (asm), maddi ve manevi kabiliyet açısından yaratılmışlar içinde en zirvede ve yüksek makamda olan bir özet gibidir. Mesela, cesaret bir kabiliyettir, Peygamber Efendimiz de insanlık içinde en cesurdur. Öyle ki Hazreti Ali (ra) gibi bir cesaret kahramanı bile "Savaşın zor anlarında ona sığınıyorduk." demesi, bunun ispatı niteliğindedir.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü