"Hidayet ve dalalette insanların dereceleri mutefavittir, gafletin mertebeleri muhteliftir." cümlesini izah eder misiniz?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

Hidayete ermiş ve mümin olmuş olan her insanın derecesi sabit değildir. Sıradan bir müminin imanından Resul-i Ekrem Efendimiz (asm)'in imanına kadar mertebeler vardır. Birisinin imanı ona namaz kıldıramazken, bir başkasının imanı onu teheccüde de kaldırır ve hayatını dine hizmette geçirtir.

Başına gelen bela ve musibetlerden dolayı isyan eden, rahatlıkla yalan söyleyen, iftira atan, gıybet eden, kul hakkı yiyen, Cenab-ı Hakk’ın emirlerini yerine getirmeyen kişinin imanı ile “hadisatın dalgaları üstünde seyran” eden, Rabbinin emirlerini yerine getiren kişinin imanı elbette ki bir değildir. “Hakiki imanı elde eden adam, kâinata meydan okuyabilir.”

İmanın keyfiyet olarak zerreden Güneş'e kadar dereceleri vardır. Güneş camda da tecelli eder okyanusta da.

Mum bir ışık kaynağıdır, ancak az bir rüzgâr ile sönebilir. El feneri de ışık saçar, o da pili bitince söner. Elektrik de bir ışık kaynağıdır, sigortanın atmasıyla o da söner. İman Güneş gibi olmalıdır ki hiçbir musibetle, hastalıkla sönmesin.

Aynı şekilde mahiyet itibariyle bir damla da sudur, okyanus da. Peygamber Efendimizin (asm.) imanı bir okyanus ise, bir mürşidin imanı bir nehir, başka bir müminin ki de bir katre kadardır. İman ancak marifet, ibadet ve tefekkür ile ziyadeleşir, kuvvetlenir.

"İman, yalnız icmali ve taklidi bir tasdike münhasır değil, bir çekirdekten ta bir büyük hurma ağacına kadar ve eldeki ayinede görülen misali güneşten ta deniz yüzündeki aksine ta Güneş'e kadar mertebeleri ve inkişafları olduğu gibi imanın o derece kesretli hakikatleri var ki, bin bir esma-i ilahiyye ve sair erkân-ı imaniyenin kâinat hakikatleriyle alakadar çok hakikatleri var ki, bütün ilimlerin ve marifetin ve kemalat-ı insaniyenin en büyüğü imandır ve iman-ı tahkikiden gelen tafsilli ve bürhanlı marifet-i kutsiyedir." (Sikke-i Tasdik-i Gaybi, Parlak Fıkralar...)

Aynen öyle de dalalette giden herkesin mertebeleri de aynı değildir. Kendisinden başkasına zararı olmayan kâfirler olduğu gibi, Ebu Cehil gibi, şirki dava eden ve bu dalalet yolunda her tarafa kan kusanlar da vardır.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Kategorileri:
Okunma sayısı : 5.250
Sayfayı Word veya Pdf indir
Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yükleniyor...