"İ’âd ve inzar, yani tahvif ve tehditler yapılmıştır. Burada da vaadler, rağbetler, beşaretler yapılmıştır. Bunların arasındaki münasebet, tezâdî bir münasebettir." İzah eder misiniz?
- Tezadi bir münasebetin bulunması hikmeti nedir?
- Bir de bu belagata aykırı değil midir?
- Bir surede sadece cennetten öbür surede sadece cehnnemden bahsetmeyin peşi peşine bahsetmesi neden öbür türlü daha mantıklı olmaz mı çünkü aradıkları zaman bir konuyu ahiret ya da cennet ile ilgili böyle daha mantıklı olmaz mı?
Değerli Kardeşimiz;
Üstad'ımız İşaratü'l-İ'caz eserinde bir tefsire örnek olacak bir tarz gösteriyor. Ayetlerin dizilişinde bile, büyük bir mucizenin olduğunu ve her bir ayetin evveli ve ahiriyle de ilgisi olduğunu ortaya koymuştur. Burada da önce Bakara Suresinin 24. ayetinin, sonrasında da Bakara Suresinin 25. ayetini tefsir edip istifademize sunmuştur. Bu iki ayet arasında mana itibariyle ters bir münasebet olduğunu ilan eder.
Evet, irşad ve sohbette bazen cümleler birbirleriyle doğru, bazen de ters orantılı bir mana taşımalıdır ki, muhatab farklı hisleri o sohbette yaşayabilsin. Bazen korku ve ümidi, bazen de müjde ile tehdidi aynı anda yaşayabilmelidir.
Sadede gelelim, Üstadımız burada birbirini takip eden aşağıdaki iki ayet-i kerimeleri izah ve tefsir etmiştir.
فَاِنْ لَمْ تَفْعَلُوا وَلَنْ تَفْعَلُوا فَاتَّقُوا النَّارَ الَّتِى وَقُودُهَا النَّاسُ وَالْحِجَارَةُ اُعِدَّتْ لِلْكَافِرِينَ
"Eğer bir misil getiremediğiniz takdirde -zaten getiremezsiniz ya- öyle bir ateşten sakınınız ki, odunu, insanlar ile taşlardır." (Bakara, 2/24)
وَبَشِّرِ الَّذِينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ اَنَّ لَهُمْ جَنَّاتٍ تَجْرِى مِنْ تَحْتِهَا اْلانْهَارُ كُلَّمَا رُزِقُوا مِنْهَا مِنْ ثَمَرَةٍ رِزْقًا قَالُوا هٰذَا الَّذِى رُزِقْنَا مِنْ قَبْلُ وَاُتُوا بِهِ مُتَشَابِهًا وَلَهُمْ فِيهَا اَزْوَاجٌ مُطَهَّرَةٌ وَهُمْ فِيهَا خَالِدُونَ
“İman eden ve iyi işler işleyen mü’minlere beşaret ver ki, altında nehirler akan cennetler onlarındır. O cennetlerden bir meyve yedikleri zaman, ‘Bu, bundan evvel yediğimiz meyvedir’ derler. Biribirine benzer bir surette rızıkları getirilip verilir. Ve o Cennetlerde, onlar için temiz kadınlar vardır. Ve onlar, o Cennetlerde de daimî bir şekilde kalacaklardır.” (Bakara, 2/25)
Bu iki ayetin birbirileriyle olan irtibatla ilgili çok değerlendirmelerden birisi de aşağıda geçen cümledir:
"Ve yine, yukarıda i’âd ve inzar, yani tahvif ve tehditler yapılmıştır. Burada da vaadler, rağbetler, beşaretler yapılmıştır. Bunların arasındaki münasebet, tezâdî bir münasebettir." (İşaratü'l-İ'caz, Bakara Suresi 25. Ayet Tefsiri)
Ceza ile ödül, gece ve gündüz, sıcak ile soğuk, beyaz ile kara, cennet ile cehennem gibi zıtlar, gerek birbirini tarif etme noktasından gerekse bir birlerinin değer ve kıymetini hissettirme açısından mükemmel bir levha hükmündedirler.
Kur’an’ın bu tezadi anlatım biçimini kullanması hem insanın terbiyesi ve hidayeti açısından hem de başına gelecek dehşetli ahval açısından çok önemli bir yer tutuyor.
Eğitimde ve pedagojide de tezadi yöntem hayati bir öneme sahiptir. Aslında bütün sistemler, saltanat ve idareler de bu tezadi sisteme göre kurgulanırlar. Ülkede bir düzen varsa, bu düzene uyanlar hür ve serbest yaşar ki, bu bir ödüldür. Uymayan ise hapse atılarak cezalandırılır ki bu da cezadır.
Ayetlerin hem korkutması hem müjdelemesi ve bunu mükemmel bir dozda ve kıvamda yapması belagatın en güzel ve en zirve hâlidir. İnsanın korku ve ümit arasında bir denge kurabilmesi, her ikisinin de dengeli bir şekilde zikredilmesi ile mümkündür. Kantarın topuzu bir tarafa kaçarsa denge bozulur ve verilen mesaj da insanları yanlış yere sürükler. Ümitlendiren ayetlerin hemen ardından korku ayetlerinin gelmesi veya tersi bir durum olması dengeyi korumak içindir.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü