"Müsavatın medarı ya adem-i faidedir veya mûcibin adem-i vücududur." Ne demektir?
Değerli Kardeşimiz;
Bu mevzunun bütünlüğünde;
"İnkâr edenlere gelince, sen onları inkârlarının âkıbetinden sakındırsan da birdir, sakındırmasan da. Onlar inanmazlar." (Bakara, 2/6)
Âyetinin korkutmak ile korkutmamanın müsavi olduğu ifade ediliyor. Yani Peygamber Efendimize (asm), "Senin onları inzar etmekle etmemen arasında onlar açısından bir fark yok; ama sen tebliğ sevabı alırsın" deniliyor.
"Çünkü, müsavatın medarı ya adem-i faidedir veya mûcibin adem-i vücududur." Bu cümlede ise; inzar etmekle etmemenin bir olduğunun sebebi açıklanıyor. Eşitliğin sebebi; ya inzar etmenin fayda etmeyeceğidir ya da inzara yani korkutmaya cevap verecek muhatabın kabul etmek noktasında eksikliğidir. Bazen muhatabına sual sorduğun ve cevap alamadığın zaman, "Ha var ha yok!.." deyip kızmak gibi. Kâfirler, Peygamber Efendimiz (asm)'in iman teklifi karşısında; "ha var ha yok" gibi bir tavır içindedirler. Yoksa zat ve cisim noktasından yok demek değildir. Davete icabet edecek bir varlık gösteremiyorlar, demektir.
İnzar; korkutmak ve ihtar etmek demektir. Müşrikleri inzar etmekle etmemek arasında, müşrikler açısından hiçbir fark yoktur. Yani inzar etmekle etmemek eşittir. Zira onların inzar edilse de edilmese de iman etmeyeceklerini Allah ezelî ilmi ile biliyor. Lakin inzarı yapan Peygamber Efendimiz (asm) açısından, inzar etmekle etmemek arasında sevap ve mükâfat farkı vardır. İnzar ettiği zaman tebliğ sevabı alıyor, yapmaz ise bu sevaptan mahrum kalıyor. Tebliğ yapmakla yapmamak arasında böyle bir fark vardır.
Müsavat, müşrikler açısından geçerlidir. Zira bu eşitlikte bir fayda yoktur ya da inzar fiilinin sebebi yoktur. İnzar fiilinin sebebi ise; hidayet ihtimalidir. Zira biz kimin inzara cevap vereceğini bilemediğimiz için, herkes hidayet ehlidir.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü