"İhlas" ile "İhsan" münasebeti nasıldır?
Değerli Kardeşimiz;
İhlas: Kelime olarak, kalbini safi etmek, içten, samimi, riyasız sevgi manasına geliyor. Istılahta ise sırf Allah emretmiş olduğu için ibadet etmektir.
Üstad Hazretlerinin Risale-i Nur'da ihlas hakkında yapmış olduğu muhtelif tariflerden bazıları:
"Bu dünyada, hususan uhrevi hizmetlerde, en mühim bir esas, en büyük bir kuvvet, en makbul bir şefaatçi, en metin bir nokta-i istinad, en kısa bir tarik-i hakikat, en makbul bir dua-yı manevi, en kerametli bir vesile-i makasıd, en yüksek bir haslet, en sâfi bir ubudiyet ihlastır..." (Lem'alar, Yirmi Birinci Lem'a)
"Cenab-ı Hakk'ın rızası ihlas ile kazanılır. Kesret-i etba ile ve fazla muvaffakiyet ile değildir. Çünkü onlar vazife-i İlahiyyeye ait olduğu için istenilmez; belki bazen verilir. Evet, bazen bir tek kelime sebeb-i necat ve medar-ı rıza olur. Kemmiyetin ehemmiyeti o kadar medar-ı nazar olmamalı. Çünkü bazen bir tek adamın irşadı, bin adamın irşadı kadar rıza-yı İlahiye medar olur. Hem, ihlas ve hakperestlik ise, Müslümanların nereden ve kimden olursa olsun, istifadelerine taraftar olmaktır. Yoksa benden ders alıp sevap kazandırsınlar düşüncesi, nefsin ve enaniyetin bir hilesidir." (bk. age., Yirminci Lem'a)
İhsan: Allah’ı görür gibi iman etmek manasına geliyor. Biz Allah’ın zatını göremiyoruz, ama O bizi ve her şeyimizi görüyor. İşte "ihsan" sağlam ve tahkiki bir iman şuuru ile Allah’ı görüyor gibi hissedip, sürekli huzur ve huşu içinde bulunabilme durumuna deniyor.
Huşu ve huzur ise, Allah’ın huzurunda olduğunu idrak edip ona göre hareket etmektir. Allah’ın huzurunda olduğunu sürekli akılda ve zinde tutmanın tek yolu; her şeyde O’na açılan marifet pencerelerini görebilmek ile mümkündür. Marifet ve tefekkürde derinleşen bir kul, her neye bakarsa baksın, Allah’ın isim ve sıfatlarının tecellisini okur ve O’nu hatırlalar. İşte bu manaya huzur-u İlahide meleke kesbetme denir.
Bu zamanda sağlam ve tahkiki iman dersini Risale-i Nurlar mükemmel bir şekilde veriyor. Risale-i Nurlarla ile meşgul olmak, onun penceresi ile tefekkür etmek, huzur ve meleke durumunu temin edebilir.
Huşu ve huzuru bozan bir sebep ise günahlar ve gaflettir. Bu zamanda sağlam bir huzur ancak takva ile mümkündür. İnsan ne kadar tefekkür ehli de olsa takva yok ise, huzuru yakalayamaz. Tefekkür ve takva huzur ve huşunun temelidir. Bu iki temelden birisi eksik olursa huzur ve huşu da kaybolur.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar