İhtiyarlar Risalesi'nde başta yirmi altı rica var deniliyor; ancak on altı rica yazılıyor, diğerleri hakkında bilgi verir misiniz?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

Başlangıçta yirmi altı rica şeklinde niyet edilmiş; ama on altı rica olarak telif edilmiştir. Bunun birçok manevî sebebi olabilir. Lakin bu Lem'a’nın telif ve tekmili hakkında, Üstad Hazretleri On Beşinci Rica'nın başında şöyle bir haşiye düşmüştür:

"Nurun telif zamanı üç sene evvel bitmiş olmasından, bu On Beşinci Rica, ileride bir Nurcu tarafından İhtiyarlar Lem'asının tekmiline, telifine mehaz olmak üzere yazıldı."(1)

Bu haşiyeden de anlaşıldığı gibi; kalan on ricayı daha sonra bir Nur talebesi telif ve tekmil edecek, On Beşinci Rica da bu Nur talebesine kaynak ve mehaz olacak inşallah.

(1) bk. Lem'alar, Yirmi Altıncı Lem'a, On Beşinci Rica, HAŞİYE.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

Yorumlar

fussilet_1

Hastalar Risalesi 25. Lem'a olup 25 Deva'dan oluştuğu gibi, Hz Üstad İhtiyarlar Risalesi adındaki 26. Lem'anın da 26 Reca'dan oluşmasını başlangıçta murad etmiş veya öyle nasib olacağını ummuş. Fakat daha sonra 16 Reca nasib olmuştur. Bilindiği gibi Bediüzzaman Hazretleri risaleleri kalbine gelen ilhamlarla yazmıştır. Bunu pek çok yerlerde ifade eder: Mesela: "Maatteessüf şimdilik sünuhattan (kalbe gelen ilhamlardan) başka ilmî mesail (meseleler) ile iştigalime (meşgul olmama) mani bazı haller var. Onun için sualinize göre cevab veremiyorum. Eğer sünuhat-ı kalbiye olsa, bilmecburiye meşgul oluyorum. Bazan suallere, sünuhat tevafuk ettiği (denk geldiği) için cevab verilir..." (14. Lem'a) Diğer bir yerde de şöyle der: "Risale-i Nur doğrudan doğruya Kur'ân'ın bâhir bir bürhanı (açık bir delili) ve kuvvetli bir tefsiri ve ...o mâden-i ilm-i hakikattan mülhem (hakikat ilminin madeni olan Kur'an'dan ilhamen yazılmış) ve feyzinden gelen bir tercüme-i mâneviyesi olduğundan..." (1. Şua) Bu ifadelerden de anlaşıldığı üzere risaleler ilham gelince yazılır ve ilham olmadığı zamanlarda ise Hazret-i Üstad ilmi meseleler yazmaktan manen men edilirdi. Öyleyse Hz. Üstad'ın (bu mevzuda) ilhamın kesilmesi sebebiyle 16 Reca ile yetindiğini söyleyebiliriz. İlk 14 Reca 1934 ya da 35 yılında Isparta'da yazılmış ve son iki Reca ise uzun bir aradan sonra, Risale-i Nur'un telifinin sona erdiği 1949'dan iki sene sonra 1951'de Emirdağ, ya da Isparta'da yazılmıştır. Bu iki Reca da muhakkak, bu konuda gelen yeni ilhamlara binaen ilave edilmiştir. Hazret-i Üstad bu son iki Reca'nın ilham olunmasındaki hikmeti haşiyede beyan etmiştir. Yani 26. Lem'a yazılmaya başlandığında niyet edildiği gibi, bir gün gelecek ve 26. Lem'a, bir Nur Talebesi tarafından 26 Reca'ya tamamlanacaktır. Bunu yapacak kişi de son iki Reca'daki anlatılan tarzdan yola çıkarak kalan Recaları telif edecektir inşaallah. Zaten son iki Reca'ya dikkat edildiğinde evvelkilerden farklı olduğu görülür.

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Lazgin

Üstad hazretleri bunun gibi bir kaç yerde daha bir ve birkaç nur talebesi ilerde filanca yeri telif edecek ya da tamamlayacsk diyor. Bu tarz yerleri tevilsiz, sarih manasıyla kabul edersek şu kısmı nasıl anlamamız gerekiyor o zaman?

"Eğer biri, dairemiz içinde nefsin enaniyet-i ilmiyeden aldığı bir his ile, şerh ve izah haricinde birşey yazsa; soğuk bir muaraza veya nâkıs bir taklidcilik hükmüne geçer. 

Mektubat - 426"

Kaldı ki biri yazdı diyelim, Risale-i Nur külliyatına nasıl duhul edilecek? Pek mümkün görünmüyor. Yanlış mıyım?

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Editor (Muaz)
Bu ancak "kabul-i âmme" dahilinde olabilir. Yani telif her kesim tarafından kabul edilip teveccüh görürse o zaman yerini bulur. Risale-i Nurun içine girecek bir telif onun sistemine ve ihlasına uygun olması gerekir uygun ise zaten herkesin kabulüne de mazhar olacak demektir. Bu zorlama ile çaba ve gayret ile olacak bir şey değildir bir ihtiyaca binaen ihlas ile gelecek bir şey diye anlıyoruz. 
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.

BENZER SORULAR

Yükleniyor...