"İ’lem eyyühe’l-aziz! İnsanın vehim, farz, hayal duygularına varıncaya kadar bütün hassaları bilâhare rücû edip..." İzah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
"İ’lem eyyühe’l-aziz! İnsanın vehim, farz, hayal duygularına varıncaya kadar bütün hassaları bilâhare rücû edip bilittifak Hakka iltica ettiklerini ve bâtıla hiçbir ihtimal ve imkânın kalmadığını ve kâinatın ancak ve ancak Kur’ân’ın izah ettiği şekilde bulunduğunu gördüm."(1)
"Kâinat niçin yaratılmıştır ve onun meyvesi olan insanın vazifesi nedir?" suallerinin tek doğru cevabı, bu âlemlerin Rabbinin Fermanı olan Kur’ân-ı Kerîm'dedir. Bütün yanlış yolları, felsefî cereyanları, batıl itikadları incelesek bunların hiçbirinin söz konusu kuvveleri tatmin etmediklerini göreceğiz. Batıl yollar ile tatmin olmayan bu kuvveler, aradıklarını Kur’ân hakikatlerinde bulacaklar ve ona rücû edeceklerdir.
İnsanın fıtratındaki bütün âza ve hasseler, duygu ve latifeler Allah'ı bilmek ve tanımak için ihsan edilmiştir. Ancak insan su-i ihtiyariyla onların yüzlerini başka yere çevirmektedir. Allah namına ve O’nun hesabına kullanılmayan her bir duygu, haktan saptırılmış, batılda istimal ediliyor demektir. Ancak fıtratlarına zıt bir sahaya yüzleri çevrilen bu duygular, tatmin olmadıkları gibi, hakkı aramaya da devam ederler. Âdeta sahibine isyan eder ve nihayette de hakkı bulurlar.
İnsan şu varlık âlemini Kur’ân’ın izah ettiği şeklin dışında hangi şekilde vehmetse, nasıl farzetse yahut hayal etse kalb bunların hiç biriyle tatmin olmayacak ve sahibini hak yola rücu ettirecektir.
(1) bk. Mesnevi-i Nuriye, Zeylü'l-Habbe.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü