"İman dahi hayata hayat ve ruh oldukça" İfadesini izah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
İman, ulvî hakikatleri ve hâdiselerin hikmetini gösteren bir nur ve ışıktır. Şayet hâdiselere iman nuru bakılmaz ise, hidayet rehber olmaz ise, hâdiselerin hikmeti, mânası ve hakikati anlaşılmaz.
Mesela, küfür nazarında ölüm, bir yokluktur. Zamanın akıp gitmesi, varlıkları yokluk derelerine yuvarlayan dehşetli bir sel gibidir. Mazi, varlıkların yokluk mezarlığı hükmündedir. İstikbal ise karanlık ve insanın başına hangi musibetleri getireceği bilinmeyen bir endişe noktasıdır.
İman nazarında ise, ölüm, saadet-i ebediyenin başlangıcı, daimî bir memlekete açılan bir kapı hükmündedir. Zamanın akıp gitmesi ise askerlikteki terhis gibi vazifesini bitiren insanların; kararlı, daimî, sürurlu bir memlekete, asıl vatanları olan ebedî cennete gitmelerine bir vesiledir.
Aynı şekilde, imanının nazarında geçmiş, yokluk kuyusu değildir. Hiçbir mahlûk, hiçliğe gitmiyor. Gelecek ise karanlık ve insana endişe veren bir nokta değil, tam tersine, vazifesini yapmak için varlık âlemine çıkmayı bekleyen mahlûkatın plan ve programlarla doludur. İşte iman nuru, hâdiselerin hakikatini insanın nazarına takdim ediyor. İmanın hayata nur ve ışık olması hem ruh gibi canlılık bahşetmesi bu mânadadır.
Ruh insanın bedenine nasıl hayat ve canlılık veriyorsa, iman da onun ruhuna hayat veriyor, her şeyin mahiyet ve hakikatini açan bir anahtar oluyor. İmanın hayata ve nura nisbet edilmesi onun ehemmiyetine ve hayatiyetine işaret etmek içindir. Nasıl ki, ruh bedenden çıkınca, ceset kör bir kütük hükmüne geçiyorsa, aynı şekilde, iman da insanın ruh ve kalb dünyasından çıkarsa, o da kör bir kütük hükmüne geçer. Âdeta cansız bir ceset olur.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü