İnsanın simasında sikke-i samediyetin nasıl okunduğu hakkında bilgi verebilir misiniz?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

Samed, "Her şey ona muhtaç, o ise hiçbir şeye muhtaç değil." demektir. Manalar yüklü olan bu kâinat da hem var olmasında hem de varlığını devam ettirmesinde Allah’ın irade ve kudretine muhtaçtır. O hâlde, kalbin dünyaya değil, onu yaratan Allah’a bağlanması gerekir.

İlahi ilimde takdir edilmiş bulunan mahiyetler, bu görünen âleme gelmek için Allah’ın irade ve kudretine muhtaç oldukları gibi, var olduktan sonra da varlıklarını sürdürmeleri için yine ilahi rahmet ve inayete muhtaçtırlar.

Bütün canlıların, organlarından rızıklarına kadar, her türlü ihtiyaçlarını, Allah yerine getirmektedir. Allah, o ihtiyaçları dilerse doğrudan ihsan eder, dilerse bir başka mahlukunun eliyle gönderir. Her iki hâlde de hamd ve şükür ancak ona yapılır ve yapılmalıdır.

İnsanın ihtiyaçları ilahi isimlerin tecellileriyle karşılanmaktadır. İnsan, rızık istiyorsa Rezzak ismine muhtaçtır, şifa istiyorsa Şâfi ismine, mülk istiyorsa Ğani ve Mâlik isimlerine muhtaçtır. İşte kulun bütün bu maddi ve manevi ihtiyaçlarını, ancak Allah giderebilir. Zira sonsuz sıfatlar ona ait olduğu gibi, bütün esma-i hüsna da onundur.

Bir mahlukun ihtiyacı ne kadar fazla olursa bu ismin tecellisine o kadar fazla mazhar olur. Bitkiler toprağa, suya, havaya, güneşe muhtaçtırlar ve bu ihtiyaçları Allah’ın rahmetiyle görülmekle Samed ismine ayna olurlar. Allah’ın ise hiçbir bitkinin hiçbir şeyine muhtaç olmadığı açıktır.

Hayvan ise bitkilerin muhtaç olduğu şeylere aynen muhtaç olmanın yanında görmeğe, işitmeye, yemeye, içmeye, hareket etmeye de muhtaçtır. Dolayısıyla Samed ismine daha büyük bir ayine olmuş olur. Mesela, bitki Basir ismine muhtaç olmadığı hâlde hayvan muhtaçtır ve bu ihtiyaç ona görme nimetinin ihsan etmesiyle yerine getirilir.

İnsana gelince o, şu kâinatın her şeyine muhtaç yaratılmıştır. Diğer canlılardan farklı olarak akıl nimetine kavuşmuştur. İnsanın maddi kalbi bütün kâinata muhtaç olduğu halde kalbin batnı yani manevi kalbi -ruhu, aklı, hayali, hafızası,..,- bu kâinatın maddesiyle tatmin olmaz.

Kalpler ancak Allah’ın zikriyle, yani onu anmakla, ona teslim olmak ve tevekkül etmekle tatmin olduğundan bu manevi kalbin ihtiyacı kâinatı çok gerilerde bırakır. "Bâtın-ı kalb âyine-i Samed'dir ve ona mahsustur." cümlesi kalbin bu sonsuz ihtiyaç dairesini nazara verir. Göz ışıkla, kulak sesle, mide gıdalarla tatmin olurken kalb ancak iman ile marifet ve muhabbetle tatmin olur. Bu yönüyle Samed ismine en büyük ayna olma şerefine erer.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Kategorileri:
Okunma sayısı : 4.548
Sayfayı Word veya Pdf indir
Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

BENZER SORULAR

Yükleniyor...