"İşte, ey Risale-i Nur şakirtleri ve Kur’ân’ın hizmetkârları! Sizler ve bizler öyle bir insan-ı kâmil ismine lâyık bir şahs-ı mânevînin âzâlarıyız..." İzah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
Buradaki "sizler ve bizler" tabirinden iki farklı nükte anlaşılabilir, şöyle ki:
Birisi, sizler hitabı ile istikbaldeki Nur talebelerine, bizler tabiri ile de Üstad’ın zamanındaki Nur talebelerine işarettir. İkincisi sizler ve bizler bütün Nur talebelerini ifade umumi bir hitap şeklidir ki, dairenin genişliğine ve ihatasına işaret ediyor.
Risale-i Nur dairesinde bulunan bütün Nur talebeleri bir şahsa, her bir ferdi de onun azalarına benzetiliyor. İnsanın bedenindeki bütün azalar nasıl bir nizam ve ahenk içinde hareket ediyorlarsa, bütün Nur Talebelerinin de birlik ve muhabbet içerisinde hareket etmeleri isteniyor. Rahatsızlanan bir organımız bütün bedeni rahatsız ettiği gibi, bir nur talebesi kendi başına hareket ederse bütün cemaati rahatsız eder. Çünkü gözün görmesi, kalbin atmasıyla, kulağın işitmesi, ciğerin çalışmasıyla, midenin hazmetmesi, ağzın öğütmesi ile mümkündür...
Aynı şekilde Nur cemaati de böyle manevî bir beden; Nur talebeleri de bu bedenin gözü ve kulağı, eli ve ayağı hükmündedir. Bunların birlik, beraberlik, uhuvvet, yardımlaşma, dayanışma ve uyum içinde hareket etmeleri iktiza eder.
Cemaat de bir beden gibidir. Cemaat ruhu olmasa her bir şahıs bir yere savrulur, fesat komiteleri ve din düşmanları karşısında mağlup düşer. Öyle ise bütün Nur talebeleri bir bedenin azaları gibi hareket etmelidir ki iman ve Kur’ân hizmetinde muzaffer olsunlar.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar