"Kalb ve ruhumun vücudumla ilgilenmemesi için ilaç dahi almıyorum." İlaçların kalp ve ruha ne gibi bir etkisi var ki, Üstad böyle diyor?
Değerli Kardeşimiz;
"...Sırlı bir hakikati izhara mecbur oldum. Belki size de faydası var diye yazıyorum. Onlara dedim ki:"
"Hem gizli düşmanlarım, hem nefsim, şeytanın telkiniyle zayıf bir damarımı arıyorlar ki, beni onunla yakalayıp Nurlara tam ihlas ile hizmetime zarar gelsin."
"En zayıf damar ve dehşetli mani, hastalık damarıdır. Hastalığa ehemmiyet verdikçe, hiss-i nefs-i cisim galebe eder; 'Zarurettir, mecburiyet var.' der, ruh ve kalbi susturur, doktoru müstebit bir hakim gibi yapar ve tavsiyelerine ve gösterdiği ilaçlara itaate mecbur ediyor. Bu ise, fedakarane, ihlasla hizmete zarar verir..."(1)
Yukarıdaki ilk cümlede ifade edildiği gibi, bu mesele hemen kolay anlaşılabilecek bir husus değildir; sırlı bir hakikattır.
Bu hakikat ise; hastalığa fazla ehemmiyet verilmesi halinde, doktorun tavsiyelerine itaat ettirir. Artık sıhhat asıl gaye; hizmet ve kulluk ise, ikinci plana itilmiş olur. Mesela, doktor; “Beş sene evden çıkmayacaksın” dese, bu emre itaat eden, hizmetlerden mahrum kalır. Tam iyi olduktan sonra hizmet ederim düşüncesi ise, nefsin büyük bir oyunu ve tuzağıdır.
Zira insanın beş sene yaşayacağına bir garantisi yoktur. Ecel gizli olduğundan, her an gelebilir. Herkese ve olur olmaz yerde bahsedilmemesi gereken bu ince sır, büyük zatlar tarafından daha iyi anlaşıldığı için, Üstadımız da açık bir şekilde ifade etmemiştir.
(1) bk. Emirdağ Lahikası-I, 188. Mektup.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar
Eğer burası dikkatli okunursa, aslında Üstad burda bir kşefiyatından bahsetmiş oluyor,
bu keşfiyatta ;
bazı ilaçların insanın ruh ve kalbinin manevi çalışmasını durudurup susturduğu