"Kendi başına olsa, bütün baştan başa bu gördüğümüz memlekette her iş mucize, her şey mucizekâr bir harika olmak lazım gelir." Her şey zaten mucize değil mi, neden safsata deniliyor?
Değerli Kardeşimiz;
"BİRİNCİ BURHAN"
"Gel, her tarafa bak, her şeye dikkat et. Bütün bu işler içinde gizli bir el işliyor. Çünkü bak, bir dirhem(HAŞİYE-1) kadar kuvveti olmayan, bir çekirdek küçüklüğünde bir şey, binler batman yükü kaldırıyor. Zerre kadar şuuru(HAŞİYE-2) olmayan, gayet hakîmâne işler görüyor. Demek bunlar kendi kendilerine işlemiyorlar. Onları işlettiren gizli bir kudret sahibi vardır. Eğer kendi başına olsa, bütün baştan başa bu gördüğümüz memlekette her iş mu’cize, her şey mu’cizekâr bir hârika olmak lazım gelir. Bu ise bir safsatadır."
"HAŞİYE-1: Ağaçları başlarında taşıyan çekirdeklere işarettir.
HAŞİYE-2: Kendi kendine yükselmeyen ve meyvelerin sıkletine dayanmayan üzüm çubukları gibi nazenin nebatatın, başka ağaçlara latif eller atıp sarmalarına ve onlara yüklenmelerine işarettir."(1)
Mesela, harika bir yemek yesen aşçı âdeta bir mucize yapmış diye hayret ederken, birisi kalkıp "O yemek aşçı olmadan kendiliğinden oldu." dese, bu ikinci hayret edilecek bir durum olur. Hatta bu durum yemeğin kendisinden de hayret verici olur. Tabi buradaki hayret olumlu anlamda değil, olumsuz anlamda bir hayrettir.
Kainatta bir trilyon mucizenin olduğunu varsaysak, tesadüfçülere göre bir trilyonda tesadüf mucizesinin olduğunu varsaymamız gerekir. Tabi bunların hepsi birer safsatadır. Çünkü kainatta tesadüfe tesadüf edilmemiştir.
1) bk. Sözler, Yirmi İkinci Söz, Birinci Makam.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar
Çok güzel açıklamışsınız, Allah razı olsun... Hizmetleriniz katlanarak devam etsin inşallah...