"Kulum beni nasıl tanırsa, onunla öyle muamele ederim." buyuruluyor. Fakat insanların çoğu Allah’ı bilmiyor ve tanımıyorlar. Bu hadis-i kudsî sadece inananları mı ilgilendiriyor?
Değerli Kardeşimiz;
Bu hadîs-i hudsîde mü’mine en ileri seviyede bir teslim ve tevekkül dersi verilmektedir.
Bir hadîs-i şerifte, “Allah’a karşı hüsnü zan ibadettir.”, bir hadîs-i kudsîde de “Rahmetim gazabımı geçti.” buyruluyor. Buna göre insan, başına gelen sıkıntıların ve musibetlerin altında kendisi için bilemeyeceği nice rahmetler bulunabileceğini düşünmeli ve Rabbine hüsnüzan ederek, o hâdiseyi hayra tevil etmelidir. Allah böyle bir kuluna rahmetiyle mukabele eder, o musibeti onun hakkında büyük hayırlara vesile yapar; kulun derecelerini artırır. Bu gibi hâdiselerde kadere itiraz eden, Allah’ın rahmetini düşünmeyen kimse ilahî rahmetten hissesini alamaz. Rabbinin o musibetin arkasında gizli olan rahmetini düşünmediği için de bu itikadına göre muamele görür. Üstad'ın, “Rahmete itiraz eden rahmetten mahrum kalır.” hükmüne dâhil olur.
Üstad Hazretlerinin şu veciz ifadeleri de bu hakikati ders vermektedir:
“Hem insanın hodgâm hevesatı ve süflî ve akibeti görmeyen hissiyatı, kâinatta cereyan eden rahmaniyet ve hakîmiyet ve rububiyet kanunlarına mikyas ve mehenk ve mizan olamaz. Kendi âyinesinin rengine göre görür. Merhametsiz siyah bir kalb; kâinatı ağlar, çirkin, zulüm ve zulümat suretinde görür."
"Fakat iman gözüyle baksa; yetmiş güzel hulleleri giymiş bir cennet hurisi gibi, rahmetler ve hayırlar ve hikmetlerden dikilmiş yetmiş binler güzel libasları birbiri üstüne giymiş, daima güler, rahmetle tebessüm eder bir insan-ı ekber ve ondaki insan nev'ini bir kâinat-ı suğra ve her bir insanı bir âlem-i asgar müşahede eder.”(1)
(1) bk. Şualar, On Beşinci Şua.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar