"Kur’ân; asırları muhtelif bütün enbiyanın kütüblerini ve meşrebleri muhtelif bütün evliyanın risalelerini ve meslekleri muhtelif..." İzah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
"Kur’an, asırları muhtelif bütün enbiyanın kütüblerini ve meşrepleri muhtelif bütün evliyanın risalelerini ve meslekleri muhtelif bütün asfiyanın eserlerini icmalen tazammun eden..." (İşârâtü’l-İ’caz)
Üstadımız üç grup insandan bahsetti:
1. Peygamberler
2. Evliya
3. Asfiya
Bunların her biri muhtelif asırlarda ve farklı mekânlarda yaşamışlar. Kur’an öyle bir kitaptır ki:
1. Asırları muhtelif bütün enbiyanın kitaplarını,
2. Meşrebleri muhtelif bütün evliyanın risalelerini,
3. Meslekleri muhtelif bütün asfiyanın eserlerini icmalen tazammun etmiştir.
“Meşrebleri muhtelif evliya” sözüyle, kiminin Kâdirî, kiminin Nakşî; kiminin Rufâî, kiminin Mevlevî, kiminin Şâzelî, kiminin de Halvetî vs. olması kastedilmiştir.
“Meslekleri muhtelif asfiya” sözüyle de kiminin fakih, kiminin muhaddis; kiminin müfessir, kiminin mütekellim; kiminin siyer erbabı, kiminin de usul erbabı vs. olduğu kastedilmiştir.
Bütün bu farklı meşreb ve mesleklere menba olmak Kur’an’ın bir mu’cize-i maneviyesidir.
"Ve cihat-ı sittesi parlak" (İşârâtü’l-İ’caz)
Üstadımız bu altı ciheti Yedinci Şua’da şöyle beyan ediyor:
Kur’an’ın altı ciheti nuranidir, sıdk ve hakkaniyetini gösterir.
- Evet, altında hüccet ve burhan direkleri,
- Üstünde sikke-i i’caz lem’aları,
- Önünde ve hedefinde saadet-i dâreyn hediyeleri,
- Arkasında nokta-i istinadı vahy-i semavi hakikatleri,
- Sağında hadsiz ukul-ü müstakîmenin delillerle tasdikleri,
- Solunda selim kalplerin ve temiz vicdanların ciddi itminanları ve samimi incizapları ve teslimleri, Kur’an’ın fevkalade harika, metin ve hücum edilmez bir kal’a-i semaviye-i arziye olduğunu ispat ettikleri gibi..." (Yedinci Şua)
İşte Kur’an’ın cihat-ı sittesinin parlak olması budur.
"Ve evham ve şübehatın zulümatından musaffa ve nokta-i istinadı, bilyakin vahy-i semavi ve kelam-ı ezelî ve hedefi ve gayesi, bilmüşahede saadet-i ebediye; içi bilbedahe halis hidayet, üstü bizzarure envar-ı iman, altı biilmelyakin delil ve burhan, sağı bittecrübe teslim-i kalp ve vicdan, solu biaynelyakin teshir-i akıl ve iz’an, meyvesi bihakkalyakin rahmet-i Rahman ve dâr-ı cinan, makamı ve revacı bilhadsissadık makbul-ü melek ve ins ü cânn bir kitab-ı semavidir." (İşârâtü’l-İ’caz)
Üstadımızın beyan ettiği hususları maddeleyelim ve her madde üzerinde de birkaç cümle söyleyelim. Bu sayede ihatası daha kolay olur.
1. Evham ve şübehatın zulümatından musaffa: Vehimlerin ve şüphelerin karanlığından temizlenmiş. Hiçbir vehim ve şüphe Kur’an’a yaklaşamaz.
2. Nokta-i istinadı, bilyakin vahy-i semavî ve kelam-ı ezelî: Kur’an’ın nokta-i istinadı noktası -kesin bir kanaat ile- vahy-i semavî ve kelam ezelî olmasıdır. Kur’an vahiydir ve Allah’ın ezelî kelamıdır.
3. Hedefi ve gayesi, bilmüşahede saadet-i ebediye: Kur’an’ın hedefi insanları ve cinleri cennete ve saadet-i ebediyeye ulaştırmaktır. Kim ki Kur’an gemisine binerse, saadet-i ebediyeye gider...
4. İçi bilbedahe halis hidayet: Kur’an’da tekrarla, “Bu Kur’an insanlar için bir hidayettir.” buyrulur. Kur’an’ın içi tam bir hidayettir ve kim ona tabi olursa hidayete ulaşır.
5. Üstü bizzarure envar-ı iman: Kur’an imanın nurlarını saçar. İnsanları tevhide ve imana davet eder; şirki ve küfrü reddeder. Zaten Kur’an’ın indiriliş gayelerinden en büyüğü de budur. Bu cihetle, bizzarure -yani indiriliş sebebinin zaruri bir neticesi olarak- imandan bahseder, imana davet eder ve imanın nurlarını yayar.
6. Altı biilmelyakin delil ve burhan: Nasıl ki temeli sağlam bir bina çökmez. Aynen bunun gibi, Kur’an’ın temeli de biilmelyakin -şüphesiz ve kesin bir ilimle- delil ve burhandır. Allah’ın kelamı olduğuna dair hadsiz delillerle temeli sağlam bir kitaptır.
7. Sağı bittecrübe teslim-i kalb ve vicdan: Kur’an’ın sağında, kalplerin ve vicdanların teslimiyeti vardır. Bozulmamış kalpler ve vicdanlar Kur’an’ın Allah’ın kelamı olduğunu kabul ederler ve bu hükme teslim olurlar. Bu bittecrübe -tecrübe edilmiş- ve gözler önünde olan bir hâdisedir.
8. Solu biaynelyakin teshir-i akıl ve iz’an: Kur’an akılları ve idrakleri teshir etmiştir. İnsanların en akıllıları ve en zekileri Kur’an’ın Allah’ın kelamı olduğunu beyan etmiş ve bu kitaba iman etmiştir. Akıl ve iz’anların bu teshiri biaynelyakin -gözle görürcesine kesin bir kanaatle- bilinmektedir.
9. Meyvesi bihakkalyakin rahmet-i Rahman ve dâr-ı cinan: Kim ki Kur’an’a tâbi olursa Rahman’ın rahmetine ve cennet bahçelerine kavuşur. Şecere-i Kur’an’ın meyvesi budur. Bu, bihakkalyakin -yaşayıp tecrübe etme kat’iyetinde- bir hads-i kat’î ile sabittir.
10. Makamı ve revacı bilhadsissadık makbul-ü melek ve ins ü cânn bir kitab-ı semavîdir: Kur’an bütün meleklerin, insanların ve cinlerin kabul ettiği bir kitab-ı semavîdir. Böyle bir makama ve revaca sahip olduğu bilhadsissadık -doğru bir hads ile- sabittir...
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü