"Küre-i arz denilen yüz binler başlı, her başında yüz binler mükemmel fabrika bulunan bu seyyar makine-i Rabbâniye ne derece bu insan fabrikasından büyükse,.." İzah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
"Hem, meselâ, nasıl bir harika fabrika ki, binler çeşit çeşit kumaşları basit bir maddeden dokuyor; şeksiz, bir fabrikatörü ve maharetli bir makinisti tanıttırır. Öyle de, küre-i arz denilen yüz binler başlı, her başında yüz binler mükemmel fabrika bulunan bu seyyar makine-i Rabbâniye ne derece bu insan fabrikasından büyükse, mükemmelse, o derecede, okuduğunuz fenn-i makine mikyasıyla, küre-i arzın Ustasını ve Sahibini bildirir, tanıttırır." (11.Şua, 6.Mesele)
Burada bir benzetme yapılmaktadır. Mükemmel bir fabrika ve içindeki harika alet ve edevatlar bir fabrikatörü ve ustayı gösterir. Aynı şekilde bu kâinat fabrikası, içindeki sayısız harika ve mükemmel eserler de elbette bir fabrikatörü gösterir. Fabrikaların büyüklüğü ve mükemmel olması ustalarının da büyüklüğünü ve maharetini gösterir.
Kâinatın tamamı da bir fabrika gibi tanzim edilmiş ve bu fabrikada önce bitkiler, sonra hayvanlar ve nihayet insanlar yaratılmıştır. Ama bunları yapan, kâinat değildir, tıpkı mamulleri fabrikanın yapmadığı gibi.
Fabrika, mamullerin imal edildiği mekândır. Nitekim o mamullerin sahibi sorulduğunda herkes fabrikanın sahibinden söz eder; fabrikadan değil.
Ama maddeci felsefe, çiçekleri; toprak, hava, su ve ateş gibi ilimsiz, şuursuz ve cansız maddelerin yaptığını iddia etmektedir. Üstad Hazretleri, “her tarafı ilim ve şuur olan bir eserin, ilimsiz ve şuursuz sebepler eli ile icat edilmesi mümkün değil”, diyerek bu düşüncenin batıl olduğunu ortaya koyuyor.
Bir çiçeğin tohumunda saklı olan programın tatbik sahasına çıkıp yeşerebilmesi için, bütün kâinatın ve sebeplerin bir fabrika gibi işlemesi gerekiyor. Bu sebeplerden bir tanesi olmasa o çiçek hayat bulamaz. Öyle ise çiçeği icad eden Zât'ın bütün kâinatı ve sebepleri elinde tutması, onlara hükmetmesi gerekir. Bütün bunların yapılabilmesi için nihayetsiz bir ilim, irade ve kudret lazımdır. Bu üç sıfat olmadan bir tek çiçeğin dahi vücuda gelmesi mümkün değildir.
Mesela; binlerce meyve ve sebzeyi veren toprak bir fabrikadır. Her bir ağaç bir fabrikadır. Tavuk, yumurta fabrikası; inek, koyun, keçi gibi hayvanlar birer süt ve gübre fabrikası; arı, bal farikası; ipek böceği, ipek fabrikası ve hakeza...
Üstelik bunlar insanların yaptıkları fabrikalar gibi havayı ve etrafı kirletmiyor ve gürültü çıkarmıyorlar.
Diğer yandan her bir varlık, her bir organ kendi başına bir fabrikadır. Mesela kulaklar ses fabrikası, gözler görüntü fabrika, akıl ise mana fabrikadır. Sadece karaciğerimizin bu gün bilinen dört yüzün üzerindeki vazifesi, onun nasıl mükemmel bir fabrika olduğunu göstermektedir.
İşte bütün bu canlı fabrikalar; “her şeyin dizgini elinde her şeyin hazinesi yanında”, hükmü her şeye geçen, kudreti sonsuz, ilmi nihayetsiz ve iradesi mutlak olan Cenab-ı Hakk’ın varlığını ve birliğini güneş gibi göstermektedir.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar