"Kuvve-i akliye dalında dehriyyun... Kuvve-i gadabiye dalında Nemrutları... Kuvve-i şeheviye dalında aliheleri, sanemleri..." İzah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
Bilindiği gibi insan ruhunun sahip olduğu üç ana kuvve vardır: Kuvve-i şeheviye, kuvve-i gadabiye ve kuvve-i akliye.
Birincisi, menfaatleri celb, ikincisi ise mazarratları def’ kuvvesidir; üçüncüsü olan kuvve-i akliye ile bu kuvvelerin hikmet dairesinde kullanılması temin edilir.
“Kuvve-i şeheviye-i behimiye” dalının meyvelerinin “asnamlar ve âliheler” olduğu ifade ediliyor. Önce, felsefenin “zulmü manen alkışladığı ve cebbarları ulûhiyet davasına sevk ettiğinin” beyan edilmesi “asnamlar”a bakıyor. Daha sonra hakiki ve mecazi muhabbet konularına işaret ediliyor ve “muzahraf, hodfuruş, gösterici, riyakar bir hüsnü istihsan” ifadesiyle şehvet kelimesinin hayvani hislerin tatmini manasına geçiliyor.
Kuvve-i şeheviye, menfaatleri celp kuvvesi olduğuna göre, servet ve makam sahibi olmak, başkalarına üstün gelmek, onlara hükmetmek de bu kuvve ile alakalıdır. Bu kuvvenin ölçüsüz kullanılmasından tahakkümler ve zulümler meydana gelir. Zalim hükümdarlar ahaliye o derece zulmeder ve onları o kadar aşağılarlar ki, kendilerine kayıtsız ve şartsız itaat ettirirler ve sanki bir ilah gibi onları sevk ve idare etme yolunu tutarlar. Böylece kendilerini putlaştırmış olurlar. İşte asnam, yani sanemler, putlar ifadesi bu zulümlere bakar. O da şehvet kuvvesinin ölçüsüz ve adaletsiz kullanılmasına dayanır.
Kuvve-i şeheviye İşaratü’l-İ’caz'da şu şekilde tarif ediliyor:
"Mesela, kuvve-i şeheviyenin tefrit mertebesi humuddur ki, ne helale ve ne de harama şehveti, iştihası yoktur. İfrat mertebesi fücurdur ki, namusları ve ırzları payimal etmek iştihasında olur. Vasat mertebesi ise iffettir ki, helaline şehveti var, harama yoktur." (İşaratü'l-İ'caz, Fatiha Suresi Tefsiri)
Kuvve-i akliye dalı ve dehriyyun: Dehriyun akılcılıkta aşırı gidip maddeye ezeliyet vererek Allah’ı inkâr eden materyalist felsefedir. Bugünkü tabirle komünizm ve pozitivizm felsefesidir. Bunları inkâra ve küfre sürükleyen şey, enenin şerli yüzünün inkişaf edip yeşermesidir. Her şeyin içyüzü ve hakikati maddenin kendisi olup, bunlar da ancak akıl ve ihsaslarla anlaşılabilir, diyerek metafizik âlemini tamamı ile inkâr ediyorlar.
Kuvve-i Akliye, İşaratü’l-İ’caz'da şu şekilde tarif ediliyor:
"...Ve keza, kuvve-i akliyenin tefrit mertebesi gabâvettir ki, hiçbir şeyden haberi olmaz. İfrat mertebesi cerbezedir ki, hakkı batıl, batılı hak suretinde gösterecek kadar aldatıcı bir zekâya malik olur. Vasat mertebesi ise hikmettir ki, hakkı hak bilir, imtisal eder; bâtılı bâtıl bilir, içtinab eder." (bk. age.)
Ve kuvve-i gadabiye dalı ve Nemrutlar: İnsandaki öfke ve gadap duygusu istikametten uzaklaşır yani vasattan çıkarsa zulüm ve haksızlıklara yönelir. Bunun temelinde yine ene’nin şerli yüzünün inkişaf etmesi ve yeşermesi yatıyor.
Zulüm ve haksızlıkların kaynağı bu duygunun ifrata gitmesidir. Gadap ve öfkenin vasat ve meşru olanı ise şecaattir. Yani hak için canını verir, haksızlıktan ise çekinir. Gadap duygusunun ifrat haline tehevvür denilir ki maddi ve manevi hiçbir şeyden çekinmeyen zalim ve haksız kimselerdir. Nemrut, Firavun ve Şeddad gibi zındıklar buna misaldir.
Kuvve-i Gadabiye İşaratü’l-İ’caz'da şu şekilde tarif ediliyor:
"...Ve keza, kuvve-i gadabiyenin tefrit mertebesi, cebanettir ki korkulmayan şeylerden bile korkar. İfrat mertebesi tehevvürdür ki, ne maddî ve ne mânevî hiçbir şeyden korkmaz. Bütün istibdadlar, tahakkümler, zulümler bu mertebenin mahsulüdür. Vasat mertebesi ise şecaattir ki, hukuk-u diniye ve dünyeviyesi için canını feda eder, meşru olmayan şeylere karışmaz." (bk. age.)
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar