"Melaike, insan gibi bir surete inhisar etmez; müşahhas iken, bir küllî hükmündedir." İzah eder misiniz? Bu cümleden "Melekler insan suretine girmezler." diye anladım, doğru mudur?
Değerli Kardeşimiz;
İnsanın sureti, yani bedeni maddi olduğu için, çok kayıtlarla kayıtlıdır. Mesela, insan bedenen bir anda iki ayrı işi yapamaz, bir mekânda iken diğer mekânlarda hazır olamaz. Yani maddi kayıtlar ve sınırlar icabı bir anda ve bir mekânda olmak mecburiyetindedir. Bir anda ve bir mekânda iken çok işleri göremez.
Melekler nuranî varlıklar olduğu için, maddi kayıtlardan ve sınırlardan azadedirler. Bir anda birçok işi görebildikleri gibi, aynı anda çok mekânlarda bulunabilirler. Bir işleri, diğer işleri görmesine mâni değildir. Mesela, Cebrail (as) bir anda hem Peygamber Efendimiz (asm)’a vahiy getirir hem aynı anda arş-ı a’zamda secde eder; birisi diğerine engel teşkil etmez. Azrail (as) bir anda yüz bin canlının ruhunu teslim alabilir, birisi diğerine mâni olmaz.
Melekler insan suretinde temessül edebilirler; Cebrail (as)’in Dıhye (ra) suretine temessül etmiş ve Resulullah Efendimize (asm) sualler sormuştur. Cebrail aleyhisselamın bir anda farklı mekânlarda aynen bulunur. Arş-ı a’zamda haşmetli kanatlarıyla secde eden Cebrail ile Resul-i Ekrem Efendimizin (asm.) sohbetinde Dıhye isimli sahabenin şeklinde görülen Cebrail aynıdır. Birincisi asıl olup da ikincisi onun tecellisi değildir. Şu var ki, sohbet-i Nebeviye aynasında Cebrail aleyhisselam Dıhye suretinde kendini göstermiştir.
Dört büyük melekten biri olan Cebrail aleyhisselamın ilk yaratıldığı hâl, onun “mahiyet-i nefsü’l-emriyyesidir.” Yani Cebrail (as.) o mahiyette yaratılan büyük melektir. Bu meleğin farklı aynalarda farklı şekilde kendini göstermesi hâlinde, onun asıl mahiyeti yine aynıdır, ancak bu mahiyet o aynalarda tam olarak görünmez, ama görünen de ondan başkası değildir. Yani Cebrail aleyhisselam Dıhye suretinde görününce, onu insan gibi bir melek olarak düşünmek doğru olmaz. Onun asıl sureti böyle değildir. Onun asıl mahiyetine uygun olan suretini Üstadımız “arş-ı âzamda haşmetli kanatlarıyla secde eden” ifadesiyle nazara vermiş oluyor.
Aynaların kabiliyetine göre tezahür etmenin en güzel misali elektriktir. Elektriğin bir asıl mahiyeti vardır, bir de aynalardaki farklı tezahürleri. Aynı elektrik buzdolabını soğutur, ocakta yemek pişirir, ampulde ışık saçar, fabrikayı çalıştırır. Ama elektriğin aslî mahiyeti ne sıcaktır ne soğuktur ne de ışıktır.
Bir başka misal insanın boyunun içbükey ve dışbükey aynalarda farkı görülmesidir. Her iki aynada görünen de o insanın kendi sûretidir, ancak hakiki boyu her iki akisten de farklıdır.
“Melaike, insan gibi bir surete inhisar etmez; müşahhas iken, bir küllî hükmündedir." Bu manaya göre cümle şöyle oluyor:
"Melekler insan gibi maddi ve kesif olmadıkları için, bir fert iken çok fertler gibi iş görüp onun suretine temessül edebilirler. İnsanlar ise maddi ve kesif olduğu için ancak bir fert olabilirler, aynı anda iki işi göremezler."
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü