"Ruhanileri âlem-i ervahtan gönderip beşer suretine temessül ettirmek,.." cümlesini devamıyla açıklar mısınız?
Değerli Kardeşimiz;
"Evet, her vakit semavattan melâikeleri yere gönderen ve bazı vakitte insan suretine vaz' eden (Hazret-i Cibril'in Dıhye suretine girmesi gibi) ve ruhanileri âlem-i ervahtan gönderip beşer suretine temessül ettiren, hatta ölmüş evliyaların çoklarının ervahlarını cesed-i misaliyle dünyaya gönderen bir Hakîm-i Zülcelal, Hazret-i İsa Aleyhisselâmı, İsa dinine ait en mühim bir hüsn-ü hâtimesi için, değil semâ-i dünyada cesediyle bulunan ve hayatta olan Hazret-i İsa, belki âlem-i âhiretin en uzak köşesine gitseydi ve hakikaten ölseydi, yine şöyle bir netice-i azîme için ona yeniden ceset giydirip dünyaya göndermek, o Hakîmin hikmetinden uzak değil. Belki onun hikmeti öyle iktiza ettiği için vaad etmiş ve vaad ettiği için elbette gönderecek."(1)
İn’ikâs ve temessül; bir şeyin aynı ile başka bir şeyde yansıması demektir. Mesela bir mumun etrafında on adet ayna bulunsa, o mum her bir aynada temessül eder. Bir tek mum iken, on mum olur. Mum her bir ayna içinde tecelli ile vardır, ama zatı itibari ile aynaların içinde değildir.
Cebrail (as) nurani bir varlık olduğu için, temessül sırrı ile bir anda binlerce yerde zatı ile bulunur, aynı ile temessül eder. Arştaki Cebrail (as) ile Dıhye suretinde Resul-i Ekrem Efendimizin (asm) huzuruna gelen Cebrail (as) aynıdır. Ancak Arş çok câmi’ ve geniş bir ayna olduğu için, Cebrail (as) bütün haşmet ve azameti ile arşta temessül eder. Haşmet ve azamet aynanın kabiliyetine göre oluyor.
On Altıncı Söz'de, temessülün çok mertebelerinden üç tanesi bu derste beyan edilmiş ve onlardan hakikat dersleri çıkarılmıştır.
Birisi: Güneş, sualde geçen hakikatlerin anlaşılması için bir temsil olarak kullanıldığı gibi, başka konularda da Güneş'ten ayrı temsiller ve ayrı dersler çıkabilir. Nitekim Nur Risalelerinde güneş kaynaklı çok izahlar ve ispatlar yapılmıştır.
İkincisi: “Bir tek zat, muhtelif merâya vasıtasıyla külliyet kesbeder.” cümlesini esas aldığımızda, güneş temsili bu hakikatin anlaşılması için bir misal olarak verilmiş olur. Bu maksatla çok farklı misaller de verilebilir ve bunlar “temsilin çok envaı” manasını ifade ederler.
Hüve Nüktesi'nde hava unsurundaki temessül konu alınmıştır. Söylenen bir kelimenin bütün hava zerrelerinde temessül etmesi nazara verilmiştir. Bir şahsın televizyonda konuşması ile külliyet kesbetmesi de temessüle bir misal olabilir.
Üstad Hazretleri burada temessülün çok kısımlarından üç tanesini nazara verdiğini ifade ederken, Lemeât’ta buna bir dördüncüsünü daha ilave ediyor.
“Ayinede temessül, münkasım dört surete: Ya yalnız hüviyet; ya beraber hâsiyet; ya hüviyet hem şu'le-i mahiyet; ya mahiyet, hüviyet. Eğer misal istersen, işte insan ve hem şems, melek ve hem kelime.”
Ruhlar âleminde yaşayan ruhanî varlıklar beşer aynasında temessül edip, aynı ile yansıyıp beşeri bir şekle bürünebilirler.
1) bk. Mektubat, On Beşinci Mektup.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar