"Mevcudatın kemalleri, Sânie müteveccih yüzlerinde tesbih ve ibadetle tezahür eder." İzah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
İnsan, kâinatın kemalatını ancak iman ve ibadet ile keşfedebilir. Küfür ve ibadetsizlik, mevcudatı abes ve gayesiz telakki ettirir. Böyle bir insan, eşyaya sadece kendisine faydalı olup olmama cihetiyle nazar eder ve faydası nisbetinde değer verir. Yani mahlûkatın sadece insana bakan yönü onun için önemlidir. Hâlbuki varlıkların asıl kemalleri Allah’ın esmâ ve sıfatına ayine olmaları, hikmetini, kudretini ve rahmetini bildirmeleri cihetiyledir. Her varlık Allah’ı tesbih etmekle ve kendisine verilen fıtrî vazifesini yerine getirmekle de ibadet etmektedir. Mahlûkatın kıymeti bu yüzlerde okunur. İnsana bakan ve ona fayda sağlayan yüzü ise buna nisbeten çok cüz’i ve sönük kalır. Zira kâinatın kendi nefsine bakan yönü bir-iki ise, sanatkârı olan Allah’a bakan yönleri milyarlardır. Kâinatın Allah’a bakan bu yönleri ise ancak iman ve ibadet gözlüğü ile görülebilir.
Nasıl hüzünlü ve ağlayan bir adam kâinatı da ağlar ve hüzünlü görür ise imansız ve ibadetsiz adam da kâinatı ibadetsiz ve maksatsız telakki eder. Demek kâinatın kemalatını bilmek ve idrak etmek, ancak iman, ibadet ve tesbih ile mümkündür.
İnsan, Allah’a ancak iman ve ubudiyetle müteveccih olabilir, bunun başka bir yolu yoktur. Kur’ân’nın şiddetle ibadeti, tesbih ve tefekkürü emretmesi bundan dolayıdır. İnsan şu dünyada başıboş ve ibadetsiz bir hayat sürse, asla mevcudatın kemalat ve maksatlarını anlayamaz. Ömrü bad-ı heva geçip gider.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü