"Millet-i Osmaniye meyanında mühim bir unsur teşkil eden Kürdistan ahalisinin ahvali hükümetçe malum ise de hizmet-i mukaddese-i ilmiyeye dair..." İzah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
"Millet-i Osmaniye meyanında mühim bir unsur teşkil eden Kürdistan ahalisinin ahvali hükûmetçe malum ise de hizmet-i mukaddese-i ilmiyeye dair bazı metâlibâtı arz etmeye müsaade dilerim..." (Asar-ı Bediiyye, Makale-1: KÜRDLER NEYE MUHTAÇTIR?)
Bu bir dilekçedir. Üstadımız Osmanlı devletinden eğitim konusunda yardım talep ediyor. Kürtlerin yoğun yaşadığı Şark'ta eğitim noktasında çok büyük bir eksikliğin ve boşluğun olduğu dile getiriliyor.
Osmanlı milleti nezdinde çok değerli bir unsur olan Kürdlerin durumu hükümet tarafından bilinmekle birlikte, ilmin mukaddes istekleri noktasında bazı önemli noktaları arz edeceğim.
"Şu cihan-ı medeniyette ve şu asr-ı terakki ve müsabakatta sair ihvan gibi, yek-aheng-i terakki olmak için, hizmet-i hükûmetle 'Kürdistan'ın kasaba ve kurasında mekâtip tesis ve inşa buyurulmuş olduğu ayn-ı şükran ile meşhud ise de bundan yalnız lisan-ı Türkîye âşina etfâl istifade ediyor."
"Lisana aşina olmayan evlâd-ı Ekrâd, yalnız medâris-i ilmiyeyi maden-i kemalat bilmeleri ve mektep muallimlerinin lisan-ı mahalliye adem-i vukûfiyetleri cihetiyle maariften mahrum kalmaktadır. Bu ise vahşeti, keşmekeşi, doIayısıyla Garb’ın şamatetini davet ediyor." (bk. age.)
Medeniyetin çok ilerlediği bu zaman diliminde Kürtlerin de diğer kavimler ya da vatandaşlar gibi terakki edip bu gelişime ayak uydurabilmeleri için, kendi anadillerinde eğitim görmesi gerektiğini ikaz ediyor. Türkçe ders veren okulların açılması tek başına yeterli olmuyor. Bundan sadece Türkçeye aşina olan yeni nesiller istifade edebiliyor.
Türkçe bilmeyen Kürt çocukları Türkçe eğitim veren mekteplerden istifade edemeyince, sadece dini ilimler okutulan medreselere yönelerek bu asrın terakki ve fenninden mahrum kalıyorlar. Bu ise Kürtleri eğitim noktasında geri kalmalarına neden oluyor.
"...Hem de ahalînin vahşet ve taklid hal-i ibtidaisinde kalmaları cihetiyle, evham ve şükûkün te’siratına hedef oluyor." (bk. age.)
Özet olarak: Çeşitli ırklardan meydana gelen Osmanlı Devleti bünyesinde, mühim bir topluluk olan Kürtlerin en evvel eğitim ve öğretime ihtiyaçları olduğu; fakat bu eğitim ve öğretimin mahalli lisan olan Kürdçe yapılmasını ve din ilimleri ile fen ilimlerinin beraber okutulmasının şart olduğu, böyle olmazsa sair ırkların yanında Kürdlerin geri kalacağını ve bunun ise istikbalde çok fena neticeler vereceği nazara veriliyor.
Çare olarak da Kürdistan’ın (şimdiki Şark vilayetlerinin o zamanki ismi) muhtelif noktalarında mezkur tarzda okullar açılacak ve birlik beraberlik sağlanacak ve fıtraten cesur olan Kürdler İslam’a ve Devlete çok hizmet edeceklerdir, diye önemli noktalar nazara verilmiştir.
Bugüne gelindiğinde, o zaman ihmal edilen Kürdlerin üniversite okuyan bazı evladlarının dinden uzak ve yabani yetiştiğini, vatana içten içe bir kin ve düşmanlık beslediğini -maalesef- görüyoruz.
Fakat maalesef Üstad'ın maksat ve düşüncelerini anlayamayan o zamanın idareci kadrosu Padişaha da yanlış bilgiler vererek, Üstadı akıl hastanesine sevk edilmesine sebep olmuşlardır.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü