"Muhkemât-ı Kur’âniyenin mizanlarıyla ve Sünnet-i Seniyyenin terazileriyle a’mâl ve hâtırâtını tart. Ve Kur’ân’ı ve Sünnet-i Seniyyeyi daima rehber yap." "Kur'an ile mizan", "Sünnet ile terazi" ilişkisi bağlamında açıklar mısınız?
Değerli Kardeşimiz;
"Muhkemat-ı Kur’âniye", Kur’ân’ın açık seçik hükümleri ve beyanlarıdır ki, kimse bu hüküm ve beyanları keyfine göre tevil edemez, hevasına göre yorumlayamaz, rastgele mana veremez. Hepsine iman edip kabul etmek zorundadır.
Meselâ namaz, zekât, hac, oruç gibi emir ve ibadetler, kumar, içki, fal ve büyü gibi yasak ve haramlar muhkemat-ı Kur’âniyedendir. Bu yasak ve emirleri tevile kalkışarak inkâr etmek küfürdür. Mizan, burada Kur’ân’da açıkça belirtilen ölçüler ve emirler manasında kullanılıyor.
Sünnet-i Seniyenin terazisi ise, Peygamber Efendimiz (asm) tarafından belirlenen ölçü ve kaidelerdir. Bazen Kur’ân bir şeyi ana hatları ile açıkça beyan eder, ama detayına girmez. İşte bu detayları belirleyen ve insanlara bu konuda rehber olan Peygamber Efendimiz (asm) ve onun yüce sünnetidir.
Habib-i Kibriya Efendimize uymadan Kuran’ın anlaşılması mümkün değildir. Meselâ; Kuran’da namaz emredilmiştir, ama hangi vakitlerde, kaç rekât ve nasıl kılınacağı bildirilmemiştir. Namaz gibi diğer bütün emir ve yasakları tatbik edip bizlere ders veren Resul-i Ekrem Efendimizdir. Kimse, "Allah namazı emretmiş, ama ben kendi kafama göre namaz kılarım" diyemez.
“Peygamber size her ne (emir) verdiyse onu tutun. Size neyi yasakladıysa ondan sakının ve Allah’tan korkun. Çünkü Allah’ın azabı şiddetlidir.” (Haşir Suresi, 59/7)
“Kim peygambere itaat ederse Allah’a itaat etmiş olur. Kim de yüz çevirirse, biz seni onlara bekçi olarak göndermedik.” (Nisa Suresi, 4/80)
“Andolsun ki, Resulullah’da sizin için, Allah’a ve ahret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah’ı çok zikredenler için güzel bir örnek vardır.” (Ahzab Suresi, 33/21)
Bunun gibi birçok âyet Resul-i Ekrem Efendimize uymamızı emretmektedir. İslâm dininin Kur’ân, sünnet, icma ve kıyas olmak üzere dört ana kaynağı vardır. Kur’ân’dan sonra ikinci ana kaynak sünnettir. Kur’ân’ın birinci muhatabı Resulullah Efendimiz, O’nun birinci tefsiri ise sünnetlerdir.
Sünnet, Kur’ân’ın yoludur, rıza yoludur, cennetin yoludur. Habib-i Kibriya Efendimizin her hareketinde, her tavrında ve her sözünde nice hikmetler ve alınacak dersler vardır. Her mümin Habib-i Edip Efendimizin (sav.) güzel ahlâkını örnek almalı, sünnetlerini hayatına tatbik etmelidir. Bu, O’na ümmet olmanın ve O’nu sevmenin icabıdır.
“Rahmetin en parlak bir misâli ve mümessili ve o rahmetin en beliğ bir lisânı ve dellâlı olan ve Rahmeten li’l-âlemîn ünvânıyla Kur’ân’da tesmiye edilen Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın sünnetidir ve tebâiyetidir.” (Sözler)
Burada Kur’ân’a mizan, sünnete terazi benzetmesi yapılmıştır. Mizan temel ölçüler, terazi ise bu temel ölçülerin doğru anlaşılması ve doğru yaşanması manasında kullanılıyor.
"İşte, ey şeytanın desiselerine müptelâ olan biçare insan! Hayat-ı diniye, hayat ı şahsiye ve hayat-ı içtimaiyenin selâmetini dilersen ve sıhhat-i fikir ve istikamet-i nazar ve selâmet-i kalb istersen, muhkemât-ı Kur’âniyenin mizanlarıyla ve Sünnet-i Seniyyenin terazileriyle a’mâl ve hâtırâtını tart. Ve Kur’ân’ı ve Sünnet-i Seniyyeyi daima rehber yap..."(1)
İnsan, şahsî ve içtimaî hayatta çok meselelerle, çok karmaşık durumlarla karşı karşıya kalıyor. Bütün meselelerin isabetli ve doğru taraflarını anlamaya ve idrak etmeye ne insanın gücü yeter, ne de ömrü. O zaman, bu zor ve karmaşık durumlar içinde hakkı, istikameti, Allah’ın razı olacağı hali bulmanın tek yolu; O’nun Kitabına ve Resulünün (asm) sünnetine yapışmak ve kendine rehber yapmaktır.
O zaman hem fikir, hem kalb, hem de vicdan o belirsizliklerden kurtulur. Kur’ân ve sünneti, hayatına rehber yapan kişi, şeytanın hilelerinden ve şeytan gibi insanların aldatmalarından emin olur.
(1) bk. On Üçüncü Lem'a, On Üçüncü İşaret.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar