"Müsebbebat esbaptan ayrıldığı zaman başıboş bırakılmaz, yine bir nizam altına alınır." İzah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
"Ve keza, ذَهَبَ ’nin harf-i cer olan ب ile beraber gelmesinden anlaşılıyor ki, müsebbebat esbaptan ayrıldığı zaman başıboş bırakılmaz, yine bir nizam altına alınır. Çünkü ذَهَبَ بِهِ “beraberce götürmek” mânâsını ifade eder. Beraber götürülen bir şey sahipsiz, başıboş bırakılmaz."(1)
Allah kâinatta icraat ve fiillerini sebep netice üzerine icra ediyor. Her müsebbeb bir sebebe bağlanmış ve onun eli ile takdim ediliyor. Hal böyle olunca, çok insanlar gaflet gözlüğü ile neticeyi sebepten bilmişler ve sebebe perestiş etmişler. Sebep ile netice arasında yakınlık bağı onları aldatmış. Hâlbuki kâinattaki bütün sebepler toplansa, basit bir neticeyi icad etmekten aciz ve fakirdirler. Sebebin acizliği ve basitliği perdesinde Allah’ın sonsuz ilmi, mutlak iradesi ve nihayetsiz kudreti güneş gibi görünürken, insanlar bunu gaflet sebebi ile göremiyorlar ve o harika neticeleri basit, şuursuz, ilimsiz ve aciz sebeplerden biliyorlar.
Neticenin sebepten azledilmesinden sonra, zihin neticeyi başka bir sebebe verme ihtiyacı hisseder ki, bu sebep Allah’tır. Zira netice ortada iken, onu icad eden bir sebebin olmaması kabil değildir. Madem maddî sebepler o neticeyi icad edemezler, öyle ise o neticenin hakiki sebebi kudret-i İlahidir. Sebeb ile netice arasındaki bu alaka, tevhidin en büyük ispatıdır.
Tabiat ise dört unsur olan hava, toprak, ateş ve sudan meydana geliyor. Bunlar maddî olduklarından bir şeyi icad edebilmeleri için o şey ile temas halinde bulunmaları gerekiyor. O maddî unsurları toplayıp sineğin vücuduna yerleştiren ancak İlâhî kudrettir. Kudret ise diğer bütün sıfatlar gibi maddî olmaktan münezzehtir. İşte madde âlemindeki eşyayı onların maddeleri değil, o maddeleri yaratan İlâhî kudret ve irade idare etmektedir.
Her zihayat bir hülasadan yaratılmıştır. Onun cüz’î bir ferdini kim yaratmışsa, emsali olan bütün fertlerini de o yaratmıştır. Mesela, her ağaç, bir çekirdekten çıkmaktadır. Ağacın yaratılmasında şerik kabul edilmesi halinde, çekirdeğin yapılmasında da şerikin kabul edilmesi lazımdır. Zira ağacı kim yaptıysa çekirdeği de o yapmıştır. İnsanı kim yarattı ise, nutfeyi de o yapmıştır. Kuşları kim halk etti ise, yumurtaları da o halk etmiştir. Hâlbuki bir çekirdeğin içine iki sineğin parmağı dahi girip işleyemez.
(1) bk. İşârâtü'l-İ'câz, Bakara Suresi 17 ve 20. Ayetlerin Tefsiri.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü