"Kudret, makdurat nisbetinde olmayıp, kudretin daire-i tasarrufu pek geniştir. Hem kudret zâtiyedir, tagayyürü kabul etmez. Hem aynı zamanda kudret lâzimedir, ziyade ve noksan olmaz." Ne demektir?
Değerli Kardeşimiz;
" قَادِرٌ kelimesine bedel, sübut ve devamı ifade eden قَدِيرٌ sigasından anlaşılır ki, kudret, makdurat nisbetinde olmayıp, kudretin daire-i tasarrufu pek geniştir. Hem kudret zâtiyedir, tagayyürü kabul etmez. Hem aynı zamanda kudret lâzimedir, ziyade ve noksan olmaz. Hem kudret, Rezzak, Gaffar, Muhyî, Mümit gibi sıfât-ı fiiliyenin mercii ve mizanıdır."(1)
"قَادِرٌ kelimesine bedel, sübut ve devamı ifade eden قَدِيرٌ sigasından anlaşılır ki, kudret, makdurat nisbetinde olmayıp, kudretin daire-i tasarrufu pek geniştir."
Makdurat; Allah'ın kudretinin taalluk ettiği işler, icraatlar, eserler manasına geliyor. Yaratılan mahlûkatın tamamı makdurat sınıfına giriyor. Henüz yaratmamış ve varlık sahasına çıkmamış olanlar da mümkünat var. Mümkün; olup olmaması müsavi demek.
Zihnimizde kurduğumuz bir cümleyi yazabiliriz de yazmayabiliriz de, her ikisi de mümkündür. Yazmaya karar verdiğimizde o şey varlık sahasına çıkar. O yazıyı silmeye karar verdiğimizde ise ortadan kaybolur.
Ezelden ebede kadar, olmuş ve olacak her şey Allah’ın ilmindedir. Hepsinin yaratılmaları mümkün olduğu gibi, yaratılmamaları da mümkündür. İşte daire-i imkândaki bu mahiyetlerden hangisinin yaratılması irade edilirse o hemen vücud sahasına çıkarılır. Dolayısı ile Allah’ın sonsuz kudretini sadece yaratmış olduğu varlıklar ve mahlûkat ile sınırlı görmek yanlış olur. Allah’ın sonsuz kudretinin tasarruf dairesi de sonsuzdur, kâinat ve mahlûkatla sınırlı değildir. Allah dilerse trilyonlarca kâinatı ya da kâinattan daha farklı âlemleri de yaratabilir.
"Hem kudret zâtiyedir, tagayyürü kabul etmez."
Allah’ın kudreti Allah’ın zatı gibi ezelî ve ebedîdir ve zatı ile beraber ezelden beri var olup gelmiştir ve sonsuza kadar da var olmaya devam edecektir. Ve kudret sıfatı hiçbir zaman değişime uğramaz. Yani Allah’ın kudretine acizlik hiçbir şekilde ve hiçbir zaman bulaşamaz. Zaten ezelî bir sıfatın değişmesi söz konusu olamaz. Şayet değişmesi söz konusu olmuş olsa idi, ezelî olamazdı. Evet, zatî olan kudrete zıddı giremediğinden, onda mertebeler ve değişimler olmaz. Öyleyse Kudret-i İlahiye için bir şey yaratmak ile bin şey yaratmak birdir.
"Hem aynı zamanda kudret lâzimedir, ziyade ve noksan olmaz."
Sıfatları sonsuz ve mutlak olan yegâne zât Allah’tır. Bütün varlıkların sıfatları Allah’ın yaratmasıyla tahakkuk etmiştir. Her mahlûkun zâtı gibi sıfatları da sınırlıdır. Kudret sıfatını misal alalım: Güneşin cazibe kuvveti de, ruhun kuvvet sıfatı da Allah’ın ihsanıdır. Her ikisi de mahlûktur ve sınırlıdır. Allah’ın kudreti ise sonsuzdur. Ne kadar âlem yaratsa kudretinde hiçbir azalma olmayacağı gibi, O’nun kudretini faaliyetten men edecek yahut sınırlayacak hiçbir kuvvet ve kudret de yoktur.
Sonsuzluk vasfına sahip bir sıfatın fazlalık ve noksanlık göstermesi aklen mümkün değildir. Fazlalık ve noksanlık gibi durumlar, sonradan vücud bulmuş başı ve sonu belli olan mahlûkata ait sıfatlardır. Allah’ın kudreti sonsuz olduğu için bu sıfatta ne bir fazlalık ne de bir eksiklik söz konusu olamaz.
Fazlalık tabiri, kabının dolması ile izah edilen bir sıfattır. İki litrelik bir kaba iki buçuk litre dökerseniz yarım litre fazla olduğu için kap taşar ve bu taşan miktara fazlalık denilir. Ya da iki litrelik bir kaba, bir buçuk litre dökerseniz bu kez de kap yarım litre noksan kalır.
Sınırı ve miktarı olmayan bir şey için fazlalık ve noksanlık tabiri kullanılamaz. Allah’ın sonsuz kudretinde bir sınır, miktar, başlangıç ve son olamayacağı için, ziyade ve noksanlık isnad edilemez.
"Hem kudret, Rezzak, Gaffar, Muhyî, Mümit gibi sıfât-ı fiiliyenin mercii ve mizanıdır."
Fiilî sıfatlar Allah’ın kudret sıfatının muhtelif mevcudattaki muhtelif tecellisinden ibarettir.
Meselâ; Allah’ın kudret sıfatı bir çekirdeğin açılmasında tecelli ederken, Fettâh isminin tecelli etmesine vesile olurken, bir canlının ölümünde Mümit isminin, bir hayat bahşederken Muhyî isminin, canlılara rızık verirken Rezzâk isminin tecellisine ve görünmesine ayna oluyor ve hâkeza...
Yani "Rezzak, Gaffar, Muhyî, Mümit" gibi fiilî isimlerin hakiki failinin görünmesine vesile olan kudret sıfatı oluyor. Sıfatlar isimlerin menbaıdır. Bütün fiilî isimlerin tecellisi, başta kudret sıfatı olmak üzere sıfat-ı subutiyyedir.
"Sual: Bu fiili isimlerinin kesretle tenevvüü neden meydana geliyor?"
"Cevap: Kudret-i ezeliyenin, kainattaki mevcudatın nevilerine, fertlerine olan nispet ve taallukundan husule gelir..."(2)
Dipnotlar:
(1) bk. İşaratü'l-İ'caz, Bakara Suresi 17-20. Ayetlerin Tefsiri.
(2) bk. age., Fatiha Suresi Tefsiri.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü