"Nokta-i Sevda" ve "Süveydâ-i Kalb" ne demektir?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

Nokta-i Sevda: İnsanın kendi nefsini ve benliğini kâinatın merkezine koymasıdır. Kâinat bu nefis ve benlik etrafında dönüyor. Her şeyin mihenk ve ölçüsünü nefis ve benliği olarak görüyor. Bu noktayı ve bu bakış açısını kâinatın mühendisi şeklinde hayal ediyor. İnsanın bu dehşetli noktası insanı dalalete sevk ediyor.

Demek insanın kâinattan cüzi istifadesi tek başına kâinatın yaratılış gayesinin altından kalkamaz. Bu sebeple kâinatın hareket mihengi, Allah’a ve isimlerine bakıyor, insanın cüzi istifadesine bakmıyor.

Allah insanı iki boyutlu bir fıtrat ile yaratmış; biri dış âlem, diğeri iç âlem. Dış âlemin kapısı akıl, iç âlemin kapısı ise kalptir. İnsanın kalbi zulmet içinde olsa, ilim hiç bir fayda vermez.

Nasıl görmek için gözün hem beyaz tabakası hem de siyah tabakası lazımsa, aynı şekilde fikrin aydınlığı ve ilmi yanında bir de kalbin idrak ve basiret noktası beraber olması gerekir, yoksa basiret gerçekleşmez.

“Zulmetli münevverler, bu sözü bilmeliler: Ziya-yı kalbsiz olmaz, nur-u fikir münevver.”(Lemaât)

Yani, karanlık aydınlar bilmeliler ki, kalb ziyası olmadan fikir nuru parlak olamaz.

"Kalbden maksad; sanevberî (çam kozalağı) gibi bir et parçası değildir . Ancak bir latife-i Rabbaniyedir ki mazhar-ı hissiyatı vicdan, makes-i efkârı dimağdır."(İşaratü'l-İ'caz, Bakara Suresi 7. Ayetin Tefsiri.

Hissiyat ve efkâr, kalb denilen o Rabbanî lâtifeye ait... Seven, korkan, üzülen o olduğu gibi, düşünen ve anlayan da o.

Aynı şekilde, dimağ da fikirlerimizin bir mâkesi, bir aynası olmuştur. Her iki tip faaliyetin de aslı kalptedir.

“...kalb-i beşerde şu âlem-i kebirin safahatında tecelli ve ihata eden bütün esmânın âsârını göstermek...” (Sözler)

Kalpte bütün ilâhî isimlerin tecellileri mevcut... Bu, insanın ahsen-i takvim üzere yaratıldığının en büyük bir delilidir. Her varlık kendinde tecelli eden isimlere göre bir şeref kazanmakta. Taş bitkiden, bitki hayvandan daha aşağı bir mertebededir; zira bu ikinciler daha çok isme, daha ileri seviyede mazhardırlar.

Çiçeğin rengini, kuşun sesini, yemeğin tadını sevdiğimiz gibi, hikmetli bir cümledeki ince mânâya da sevgi besleriz. Bütün bunları kalbimizle yaparız. Göz, kulak ve dil gibi, akıl da mahsullerini kalbe gönderir. Anlamak başka, sevmek ve inanmak daha başkadır. Bu ikinciler tamamen kalbe aittir.

Süveyda-ül Kalp yani Kalbin süveydası; kalbin içindeki siyah nokta demektir. Kâfirler için bütün ilimleri manasız ve boşa çıkaran kalpteki karanlık ve günahlı noktadır. Müminde ise kalbin ortasındaki idrak ve basiret noktasıdır. Bu da kâfirin aksine, gelen bütün ilim ve manaları imana ve sevaba dönüştüren bir makine gibi çalışıyor. Her taraf ışık olsa, gözün içindeki siyah tabaka olmasa görme hâdisesi nasıl olmuyorsa, bir adam da kâinatın bütün ilimlerini bilse ve anlasa, kalbindeki o basiret ve idrak nuru yoksa hepsi boşa çıkıyor, imana dönüşmüyor. Bu yüzden, hiç kimse; "Filanca bilim adamı o kadar ilmine rağmen inkâr etmiş" diye şüpheye düşmesin.

Basiret ise, kalp gözünün görmesidir. Maddî gözümüz ancak maddeyi onun da en katı halini görür. Biraz letafet kazananları görmez. Meselâ, insan gözü çiçeği görür de kokusunu görmez; kuşu görür de sesini görmez; meyveyi görür de tadını görmez. Bunları gören başka cihazlarımız vardır...

İşte gözün ve diğer duyu organlarının göremediği çok hakikatler vardır ki, bunlar kalb ile, akıl ile, vicdan ile bilinirler.

Basar maddeyi görür, basiret ise röntgen şuaı gibi maddenin maverasını (görünen âlemin ötesini) seyreder.

Buna kalbin siyah lekesi, kalp gözü, altıncı his, basiret, sezgi gibi birçok isimler de verilmektedir.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Kategorileri:
N
Okunma sayısı : 24.653
Sayfayı Word veya Pdf indir
Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

Yorumlar

şeref askar

Kalbin süveydası veya diğer tabirle nokta-i sevda diye Risale-i Nur' da farklı izahlar yapılmıştır. Farklı izahların sebebi tefekkür ve terakkidir. Üstad hazretleri bunun için farklı izahlar yapmıştır. Şöyle sıralayabiliriz.

1. Basiret,

Basiret kalbin anlama ve kavrama yeteneği olup, kalb gözü de denir.

Ger fikret-i beyzada süveyda-i kalb olmazsa, halita-i dimağî ilim ve basiret olmaz.
Sözler (RNK) - 761

2. Kalbteki akıl

Bir görüşe göre akıl kalbtedir. Kalbte dimağdadır. Burası remzen işaret eder.

Evet, nazlanan ve istiğna gösteren nâzeninlerin mehirleri dikkattir.
Ve menzilleri dahi kalbin süveydasıdır.
Muhakemat (RNK) - 64

3. nefis

(nefis için)
Ey ahmak nokta-i sevda!
Mesnevi-i Nuriye (RNK) - 75

4. ene

Burada mecazi olarak da kast etmiş olabilir.

dördüncüsü "Ene'nin bir nokta-i sevda ve bir vâhid-i kıyasî" olduğunu söylüyor.
Mesnevi-i Nuriye fihrist (RNK) - 251

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Yükleniyor...