"O hayat-ı Ezeliyenin şuââtı, celevâtı, münâsebâtı olan "irsâl-i rusül" ve "inzâl-i kütüb" rükünlerine bakar, remzen ispat eder." İzah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
"Elbette kâinattaki hayat, kati bir surette Hayy-ı Ezelî'nin vücub-u vücuduna katiî şehadet ettiği gibi; o hayat-ı ezeliyenin şuaatı, celevatı, münasebatı olan 'irsal-i rusül' ve 'inzal-i kütüb' rükünlerine bakar, remzen isbat eder. Ve bilhassa risalet-i Muhammediye (asm) ve vahy-i Kur'anî, hayatın ruhu ve aklı hükmünde olduğundan, bu hayatın vücudu gibi, hakkaniyetleri katidir denilebilir."(1)
Kâinattaki bütün canlılar ve canlılık; Allah’ın ezelî hayatının cüz’i bir tecellisi, küçük bir şuaı ve pırıltısıdır. Nasıl ki küçük bir ışık hüzmesi Güneş'in külli ışığına işaret eden bir delil ise, kâinattaki bütün hayatlar da Allah’ın sonsuz ve ezelî hayatına işaret eden küçük birer şua ve birer emaredirler.
Yine küçük bir damla büyük bir okyanustan nasıl haber veriyor ise; aynı şekilde kâinattaki damla mesabesindeki hayatlar da Allah’ın ezelî olan hayatına işaret ediyor.
İşte Allah, insanların batıl düşüncelerini tadil edip doğruyu göstermek için peygamberler ve semavî kitaplar gönderiyor. Eğer peygamberler ve semavî kitaplar gönderilmeseydi, kâinattaki hayat ile ezelî hayat arasındaki bağ ve münasebet idrak edilemezdi. İnsanlar küfür ve inkâr karanlığına mahkûm olurlardı.
Allah’ın en büyük, küllî ve en harika mucizesi olan hayatın içindeki sırlar, manalar, incelikler ve nurlar; ancak "irsal-i rusül" ve "inzal-i kütüb" ile çözülebilir. İnsan aklı, yani felsefe hayatın bu sırlarını çözmekten ve inceliklerini idrak etmekten çok uzak ve çok âcizdir.
1) bk. Lem'alar, Otuzuncu Lem'a, Beşinci Nükte.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar
nasıl Güneş, ziya vermeksizin mümkün değildir. Öyle de uluhiyet de, peygamberleri göndermekle kendini göstermeksizin mümkün değildir..
Bu zaviyeden bakılırsa Hayatı Ezeliyenin şuaati CELEVATI MÜNASEBATI irsali rusul ve inzali kutub şeklinde anlaşılır mı acaba?