Otuz Üçüncü Söz’ün başındaki ayet-i kerimenin yerini, kısaca izahını ve bu Söz’le münasebetini açıklar mısınız?
Değerli Kardeşimiz;
Ayet-i kerimenin meali:
“Varlığımızın delillerini, (kâinattaki uçsuz bucaksız) ufuklarda ve kendi nefislerinde onlara göstereceğiz ki, o Kur’ân’ın hakikat olduğu onlara iyice belli olsun. Rabbinin, her şeye şahit olması yetmez mi?” (Fussilet, 41/53)
On Dokuzuncu Söz’de beyan edildiği gibi, dünyaya iman ve marifet için gönderilen insanın hak ve hakikati bulması için üç büyük tarif edici ihsan edilmiştir:
Birisi kâinat kitabı, ikincisi Hatemü’l-Enbiya aleyhissalatüvesselam, üçüncüsü de Kur’ân-ı Azîmüşşandır.
Yine Yirmi Beşinci Söz’deki Kur’an tariflerinden birincisinde Kur’anın şu kâinat kitabının ezelî bir tercümesi olduğu beyan edilmiştir. Buna göre, kâinat bir kitap, her bir mahluk bir kudret kelimesi olmakla birlikte, o kitabın doğru okunması için bir ilahi ferman ve onu insanlara tebliğ edecek bir Nebiyy-i Zişan (asm.) gerekmektedir. Bu iki rehberden mahrum olan insanlar kâinatı, kendilerini doğru okuyamamış ve mahlukat âlemini ya tesadüfe ya tabiata yahut batıl mabudlara isnat etmişlerdir.
Bu Söz’ün başında yer alan ve kısa bir mealini verdiğimiz ayet-i kerimede Cenab-ı Hak insanlara hem kendi varlıklarında hem de haricî âlemde birçok deliller sergilediğini, bunları doğru okumaları için de Kur’ân-ı Kerîmi inzal ettiğini haber veriyor. İşte bu Otuz Üçüncü Söz, insana enfüsî ve afakî delilleri nasıl okuyacaklarını talim etmekte, böylece iman ve marifet ufkuna pencereler açmaktadır. Yani bu Söz tümüyle baştaki ayetin manevi bir tefsiridir.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar
33 Sözün başında "Şu iki âyet-i câmianın ifade ettiği.." cümlesinde iki ayet diyor fakat sadece Fussilet Sûresi-53.âyet var. İkincisi nedir?
Biz iki ayet ifadesinden bu ayetin sibakındaki ayeti anlıyoruz. Zaten ayetler arasında konu bütünlüğü bulunuyor. İlk ayette Kur’an’dan şüphe edilmesi sapkınlık olarak nitelendirildikten sonra ikinci ayette bunun yersizliğini ispat etmek için iç ve dış alemden deliller getirileceği ifade ediliyor ki; bir anlamda Kur’andaki bütün enfüsi ve afaki delillere topluca bir atıf söz konusu şeklinde kanaatimiz var.