On Birinci Pencere'deki ayetin yeri ve manası ile birlikte, tafsilli bir şekilde izah eder misiniz?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

“...Haberiniz olsun ki, kalpler ancak Allah’ın zikriyle mutmain olur (huzura kavuşur).” (Ra’d, 13/28)

Bu konuda sorularlaislamiyet sitemizde yayınlanan bir yazımızı aşağıda takdim ediyoruz:

Günlük hayatımızda, yer yer, “falanın kalbi bozuk” yahut “filanca kalp ameliyatı geçirmiş” gibi sözler ederiz. Bu konuşmalarımızda kalbi, iki ayrı manasıyla kullanırız. Bunlardan biri maddi, diğeri ise manevidir. Bir başka ifadeyle, biri zahirî, diğeri batınî...

Maddi kalp, bedenin her yanına kan ulaştıran ve dakikada ortalama beş kilo kadar kan pompalayan harika bir cihaz. Bu kalp bütün bir kâinata muhtaçtır. Kâinat fabrikasında kan üretilecek ki kalp de o kanı bedenin her köşesine pompalasın. Kâinattan insanı süzen ve insan fabrikasında gıdaları ete, kemiğe, kana, iliğe çeviren bir kudret, o kalbi çalıştırmakta ve o kanı bedenin her köşesine sevk etmektedir.

Evet, kalbin zahirî bütün kâinata muhtaç ve kalp bu hâliyle Allah'ın Samed ismine ayna. Maddi kalbin kâinata ve içindeki eşyaya olan ihtiyacını, ancak her muhtacın ihtiyacını gören ve hiçbir şeye muhtaç olmayan Allah yerine getiriyor, Samed isminin tecellisiyle... Kalp bu yönüyle bir ağaçtan, bir çiçekten pek fazla ileri değil; onlar da kâinatın her şeyine muhtaç, onlar da bu ihtiyaçlarının görülmesiyle Samed ismine ayna oluyorlar.

Kalbin batınına gelince, samediyete en büyük ayna o...

“Bâtın-ı kalbâyine-i sameddir.”

Bu hakikati:

“... Kalpler ancak Allah'ın zikriyle mutmain olur.” (Ra'd, 13/28) âyet-i kerimesi ders verir.

Bedendeki her organın kendine göre bir çeşit tatmini söz konusudur. Göz görmekle, kulak işitmekle tatmin oluyor. Dilin tatmini tat ile mideninki gıda ile. Kalbin en büyük ihtiyacı ise; imandır.

Ben kimin mahlukuyum? Şu âlem kimin mülkü? Bu dünyada kimin misafiriyim? Daha sonra nereye gideceğim? Beni misafir eden zat, benden ne istiyor?

İşte kalbin batını, bu gibi suallerin cevaplarıyla tatmin oluyor. Onun talebi marifetullah yani Allah’ı tanıma olunca, elbette, samediyete en büyük ayine o olacaktır. Diğer mahluklar bu kâinatın maddesine muhtaç. O ise, bu âlemin sahibini tanımaya, bilmeye, ona iman ve itaat etmeye muhtaç.

Bunu anlamayan ve kalblerinin gıdasını ihmal eden insanlarda, bu ihmalin peşin cezası olarak huzursuzluk, sıkıntı, tatminsizlik, korku, endişe gibi hastalıklar kalbi sarar.

Midenin açlığını elbisenin güzelliği yahut gömleğin kalitesi gideremiyor; o ancak rızık istiyor. Kalbin boşluğunu da hiçbir rütbe, hiçbir içtimaî makam, hiçbir beşerî teveccüh ve hiçbir fâni hedef doyuramıyor.

Kalbin Rabbi, onun ancak zikirle tatmin olacağını bildiriyor bize.

- Nedir zikir?

Kelime manasıyla hatırlama. Allah'ı hatırlatan her hadise, her levha, her ilmî eser birer zikir vesilesi. Kalp, şu dünya misafirhanesinin ancak Allah’ın emir ve iradesiyle var olduğunu bilmekle mutmain olur.

Beden ruhun hanesi ise, kâinat da onun şehridir. Kalp hem bu haneyi sever, hem de o şehri. İkisini de Allah'ın mülkü bilir. Onun kudsî sıfatlarının bütün eşyayı ihata ettiğine inanmakla hem bedende rahat yaşar, hem kâinatta. Bedeni de huzurla terk eder, kâinatı da. Çok iyi bilir ki, bunların ikisi de kendi mülkü değildir. Böylece ikisinden de geçer, onların hakiki sahibine iltica eder; dileyeceğini ondan diler. Hiçbir hadiseden sarsılmaz, hiçbir musibetten korkmaz. Çok iyi bilir ki, mutlak kudret ve irade ancak Allah'ındır. Onun izni olmadan ne karınca bir adım atabilir, ne hava deprenebilir, ne kan deveran edebilir, ne de Güneş ışık saçabilir.

İşte kalp bu iman ve bu marifet ile tatmin olur.

Yediğimiz bir meyvenin ne rengi ne güzelliği ne kokusu ne de tadı kalbe ulaşır. Ve kalp bunların hiçbiriyle tatmin olmaz. Ama insan o renge hayran kaldı mı, o nimete minnettarlık hissetti mi, o tada meftun oldu mu, işte o zaman bu manalar kalbe yerleşir. Bu hayret, insanı şükre götürürse kalp gıdasını almaya başlamış demektir.

Kalp, bu kâinatın özüyle beslenir, manasıyla alakadar olur. Onun işi bu âlemle değil, onda tecelli eden ilahi isimlerledir. Göz elmaya bakarken, kalp onda tecelli eden Allah’ın isimlerine nazar eder ve ancak böyle bir nazarla tatmin olur.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Kategorileri:
Okunma sayısı : 7.314
Sayfayı Word veya Pdf indir
Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

BENZER SORULAR

Yükleniyor...