"Onun dostluğu taassubuyla o gaybî ihbarı ve mânâyı resmiyete koymamayı..." Burada bahsedilen kişi kimdir?
Değerli Kardeşimiz;
"Hem maslahat-ı hükûmet namına derim: Madem Beşinci Şuâyı, hem Denizli, hem Ankara mahkemeleri tetkik edip ilişmemişler, bize verdiler. Elbette onu yeniden resmiyete koyup dedikodulara meydan açmamak, idarece zarurîdir. Biz o risaleyi, mahkemelerin ellerine geçmeden ve onu teşhirlerinden evvel gizlediğimiz gibi, Afyon hükûmet ve mahkemesi dahi onu medar-ı sual ve cevap etmemeli. Çünkü kuvvetlidir, reddedilmez. Kablelvuku haber vermiş, doğru çıkmış."
"Hem hedefi dünya değil; olsa olsa, ölmüş gitmiş bir şahsa, müteaddit mânâlarından bir mânâsı muvafık geliyor. Onun dostluğu taassubuyla o gaybî ihbarı ve mânâyı resmiyete koymamayı ve bizi onunla muaheze etmekle daha ziyade teşhirine yol açmamayı, vatan ve millet ve âsâyiş ve idare hesabına ihtar etmeye vicdanım beni mecbur eyledi."(1)
Burada bahsedilen kişinin ismi, risalelerin çok yerlerinde açıktan ifade edilmiştir. Bahsedilen kişi, Mustafa Kemal'dir. Çünkü Beşinci Şua ahir zaman hadiseleriyle ilgili hadislerin tevil ve tabir edildiği bir eser olması hasebiyle, Onun dostları bu eseri bahane edip, Üstadımıza ciddi sıkıntılar verdirmişlerdir. Özellikle mahkemeleri ve hâkimleri bu noktada ciddi kullanmışlardır. Risalelerde çok yerlerde bu isimden bahsedildiği halde, bir tek numune ile iktifa ederiz.
"Bu makamda bir müddeiumumînin, Mustafa Kemal’e dostluğu taassubuyla, kanunsuz ve lüzumsuz ve yanlış itiraz ve sualleri beni bu sadet harici gibi izahatı vermeye mecbur eyledi. Ben onun, adliye kanunu namına tamamen şahsî ve kanunsuz bir sözünü misal olarak beyan ediyorum."
"Dedi: 'Beşinci Şuâda sen hiç kalben nedamet etmedin mi ki, onu rakıdan ve şaraptan su tulumbası gibi tâbirlerle tezyif etmişsin?' Ben onun bütün bütün mânâsız ve yanlış ve dostluk taassubuna mukàbil derim: Kahraman ordunun zaferi ve şerefi ona verilmez, yalnız onun bir hissesi olabilir. Nasıl ki ordunun ganimeti, malları, erzakları bir kumandana verilse zulümdür, dehşetli bir haksızlıktır."
"Evet, nasıl o insafsız, o çok kusurlu adamı sevmemekle beni ittiham etti, âdeta vatan hâini yaptı. Ben de onu, orduyu sevmemekle ittiham ediyorum. Çünkü bütün şerefi ve mânevî ganimeti o dostuna verip, orduyu şerefsiz bırakıyor."(2)
Dipnotlar:
(1) bk. Şualar, On Dördüncü Şua.
(2) bk. age.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar
taassub eden kişiyi sormuştum...taassub edileni değil?
tmm İnşaAllah