"Resul-i Ekrem (a.s.m.) tebliğe memurdur, tebşire mükellef değildir. Takdir-i kelâm, 'Müjdeleyerek tebliğ et.' demektir." İzah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
"Beşaret tâbiri, Cennetin, Cenab-ı Hakkın fazl-ı kereminden bir hediye-i İlâhîye olup, amelin ücreti mukabilinde vâcip bir hak olmadığına işarettir. Çünkü hak ve ücretin verilmesi, beşaretle tâbir edilemez. Buna binaen, yapılan ibadet, Cennet için olmamalıdır."
"Tebşirin siga-i emir kıyafetiyle zikri, tebliğin takdirine işarettir. Çünkü Resul-i Ekrem (a.s.m.) tebliğe memurdur, tebşire mükellef değildir. Takdir-i kelâm, 'Müjdeleyerek tebliğ et.' demektir."(1)
Tebliğe memurdur: Memur amirinden aldığını aynı ile vermekle mükelleftir. Memur amirinden aldığı bir şey üzerinde tasarrufta bulunamaz, üzerinde bir değişiklik yapamaz, ne bir eksik ne bir fazla ifade edemez. Aldığı emri aynı ile yapmakla mükelleftir. Kısaca memur aldığı emri uygulayan bir asker gibidir.
Tebşire mükellef değil: Bu kelimede kendi adına müjde vermek manası hükmediyor. Halbuki peygamberler kendi adlarına bir şey va’d edemezler, ancak Allah’ın va’dini duyurmakla mükelleftirler.
Bu sebeple “Takdir-i kelâm, 'Müjdeleyerek tebliğ et' olmalıdır." Yani ifade “Allah’ın fazlından olan cennetle onları müjdele" şeklinde oluyor.
(1) bk. İşârâtü'l-İ'câz, Bakara Sûresi, 25. Âyet Tefsiri.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü