Resul-ü Kibriyanın ubudiyetinin, muvafakat sırrıyla, bütün enbiyanın sırr-ı ubudiyetini tazammun etmesi ne demektir?
Değerli Kardeşimiz;
Tazammun; zımnen içine alma demektir. Yani, ruhen terakki etmiş ve medenileşmiş insanlığa asıl muvafık olan Resulullah Efendimizin (asm) ubudiyetidir; diğer ubudiyetler bunun zımnında bulunuyorlar.
Ubudiyet, “insanın sonsuz aczini, fakrını ve naksını bilip Cenâb-ı Hakk'ın sonsuz kudreti, nihayetsiz rahmeti ve nâmütenahi kemali karşısında tezellül ve inkısar halinde bulunması” şeklinde tarif ediliyor.
“Sonra o Rabbü’l-Âlemînin ulûhiyetinin izharına karşı zaaf içinde aczlerini, ihtiyaç içinde farklarını ilandan ibaret olan ubudiyet ile ve ubudiyetin hülasası olan namaz ile mukabele ettiler.”(1)
Bu marifet, nihaî mertebesiyle Allah Resulünde (asm) kendini göstermiştir.
“İçinizde Allah’ı en çok seveniniz benim, O’ndan en çok da ben korkarım.”(2) hadis-i şerifi, onun kulluk şuurunun en güzel bir nişânesidir.
Risale-i Nur’da, Allah sevgisi ve korkusu hakkında çok önemli bir ölçü konuluyor: “Cemaline muhabbet etmek, celalinden havf etmek.” (Kemal için ise, “perestiş etmek” tabiri kullanılır.)
İşte bu vazifeleri yerine getirmek kulluktur.
Bu üç vazifeyi yapması için de insan “sonsuz aciz, fakir ve kusurlu (noksan)” yaratılmıştır. Acz celale, fakr cemale, naks ise kemale bakmaktadır.
Kusur ve noksan denilince insanın yorulması, unutması, uyuması, bir anda iki şey irade edememesi gibi hususlar anlaşılacaktır. Günahlar kusur olmakla birlikte bu saydığımız kusurlar ve noksanlıklar günah değildirler.
Ubudiyet devamlıdır, ibadet ise belli zamanlarda yapılır. İnsan namazdan çıktıktan sonra da ubudiyete devam eder. Yürürken harama bakmayacaktır, çünkü o Allah’ın kuludur ve bu bakış ona Rabbi tarafından yasaklanmıştır. Konuşurken doğru konuşacak, ticaret yapıyorsa aldatmaktan, yalandan, faizden, ihtikârdan uzak duracaktır.
Bilindiği gibi bütün peygamberler hidayet rehberleridir; insanlara istikamet yolunu gösteren İlâhî elçiler ve Rabbanî mürşitlerdir. Onların hepsi insanlara öncelikle Allah’ı tanıtmışlar, şirkin bütün çeşitlerinden onları uzak tutarak tevhid yolunu göstermişler, daha sonra rıza-ı İlâhîyi kazanmanın, ebedî saadete ermenin ve o sonsuz cehennem azabından uzak kalmanın şartlarını anlatmışlardır.
Kulluğunu bilen insan, bunun gereği olarak ibadete yönelir, yasaklardan sakınır.
Bütün peygamberler bu ana maddelerde ittifak halindedirler. Sadece asırlara göre şeriatlarda ve uygulamalarda bazı farklılıklar olmuştur. Namaz bütün hak dinlerde vardır, ama vakitleri, rekâtları farklılık göstermiştir. Zekât ve oruç da öyle. Bazı gıdaların helal ve haram oluşu da asırlara göre farklılık gösterebilmiştir.
Peygamber Efendimizin (asm.) en mükemmel manada sergilediği ubudiyet yolu kısaca “iman, takva, salih amel ve güzel ahlâk” şeklinde özetlenebilir.
Bu dört esas bütün peygamberlerin ortak yoludur.
Üstad Hazretleri Şuaat isimli eserinde şöyle der:
"Nokta-i nübüvvette müttefik, selef halefe mübeşşir, halef selefe musaddık, asl-ı dinde müttehiddirler."
"Öyle ise cemi-i enbiyanın cemi-i mu’cizatı Hazret-i Muhammed’in (asm) bir mu’cizesi hükmündedir. Çünkü medar-ı nübüvvet ve enbiyaya nebi dedirten esaslar, Hazret-i Ahmed’de Aleyhisselam daha ekmel bulunur. "(3)
Resul-i Kibriya Efendimiz (asm) ilk defa nübüvvet iddiasında bulunan biri değildir. Daha önce de nice nebiler gelmiştir. Bu nebiler de (a.s) benzeri şeyler söylemişlerdir, dinin özünde hepsi birdirler. Daha önceki nebilere "nebi" dedirten esaslar (iman, ibadet, mu’cizeler, güzel ahlak vb) Peygamber Efendimizde (asm) ekmel tarzda bulunur.
Felsefeciler genelde birbirlerini inkâr ederken, gelen her peygamber aynı davayı anlatmış ve aynı hakikati ders vermiş, aynı çizgide ittifak etmiş ve birbirlerini tasdik etmişlerdir. Her gelen peygamber, bir önceki peygamberi kabul ve tasdik edip, daha sonra gelecek peygamberi de müjdelemiştir.
Hak dinlerin hepsinde, Allah’a, âhirete ve diğer rükünlere iman vardır. Yine bu dinlerin tümünün ortaya koyduğu kâmil insan modeli aynıdır. Hepsinde salih amel, hepsinde takva ve hepsinde güzel ahlak mevcuttur.
Dipnotlar:
(1) bk. Sözler, On Birinci Söz.
(2) bk. Buhari, İman 13.
(3) bk. Şuaat, Marifetü'n-Nebi.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar