"Zât-ı Ahmediye (a.s.m) kamerin açılmış iki nurani kanadı gibi, risalet ve velayet gibi iki nurani kanadıyla, iki ziyadar cenahla evc-i kemâlâta uçmuş, ta Kâbe Kavseyne çıkmış; hem ehl-i semavat, hem ehl-i arza medar-ı fahr olmuştur." cümlesini izahı?
Değerli Kardeşimiz;
"Semâ-yı risaletin kamer-i münîri olan Hâtem-i Divan-ı Nübüvvet, nasıl ki, mahbubiyet derecesine çıkan ubudiyetindeki velayetin keramet-i uzması ve mucize-i kübrası olan mi'rac ile yani bir cism-i arzı semavatta gezdirmekle semavatın sekenesine ve âlem-i ulvi ehline rüçhaniyeti ve mahbubiyeti gösterildi ve velayetini ispat etti."
"Öyle de arza bağlı, semaya asılı olan kameri, bir arzlının işaretiyle iki parça ederek, arzın sekenesine, o arzlının risaletine öyle bir mucize gösterildi ki, zât-ı Ahmediye (a.s.m.), kamerin açılmış iki nuranî kanadı gibi, risalet ve velayet gibi iki nuranî kanadıyla, iki ziyadar cenahla evc-i kemâlâta uçmuş, ta Kab-ı Kavseyne çıkmış; hem ehl-i semavat, hem ehl-i arza medar-ı fahr olmuştur." (Mektubat, On Dokuzuncu Mektup, Şakk-ı Kamer Mucizesine Dairdir)
Üstad Hazretleri burada, ayın ikiye bölünmesini ve iki parçaya ayrılmasını, açılmış iki nurani kanat şeklinde tasvir ediyor. Arzlı derken de Peygamber Efendimiz (asm)'ın zahiren küçük hakikaten büyük makamına atıfta bulunuyor. Yani Peygamber Efendimiz (asm) bir beşer olarak risalet ve velayet makamı ile Allah katında öyle bir makam ve derecesi var ki, Ay ve Güneş ona iki hizmetçidir.
Nasıl ki mi'raç mucizesinde Peygamber Efendimiz (asm)'in Allah katındaki kıymeti gök ehli olan meleklere ve ruhanilere ilan ediliyor. Evet, nasıl Peygamber Efendimiz (asm) dünyada insanlığın medar-ı iftiharı ise, bu gibi mucizeler ile sema ehline de bu derecesi gösteriliyor ki, onlar da onun manevi makamını bilsin ve onlarında medar-ı iftiharları olsun demektir. Öyle de Ay'ı ikiye bölmekle de arz ahalisine de üstün olduğu ve onların iftihar vesilesi olduğu gösterilmiştir.
İlave bilgi için tıklayınız:
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü