Risale-i Nur ışığında çocuk terbiyesi nasıl olabilir? Özellikle çocuğun enaniyetli yetişmesine nasıl engel olabiliriz?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

"Evet, insanın en birinci üstadı ve tesirli muallimi, onun validesidir. Bu münasebetle, ben kendi şahsımda kat'î ve daima hissettiğim bu mânâyı beyan ediyorum:"

"Ben bu seksen sene ömrümde, seksen bin zatlardan ders aldığım halde, kasem ediyorum ki, en esaslı ve sarsılmaz ve her vakit bana dersini tazeler gibi, merhum validemden aldığım telkinat ve mânevî derslerdir ki, o dersler fıtratımda, âdeta maddî vücudumda çekirdekler hükmünde yerleşmiş. Sair derslerimin o çekirdekler üzerine bina edildiğini aynen görüyorum. Demek, bir yaşımdaki fıtratıma ve ruhuma merhum validemin ders ve telkinâtını, şimdi bu seksen yaşımdaki gördüğüm büyük hakikatler içinde birer çekirdek-i esasiye müşahede ediyorum."(1)

Çocuk ile anne arasında hem şefkat hem de duygusal olarak mükemmel bir bağ vardır. Çocuğun bakım ve terbiyesi çok müşkülatlı olmasına rağmen, annenin bunu lezzet ve keyif alarak yapması, şefkatinin ne kadar esaslı olduğunu gösterir.

Çocuk, ilk terbiyesini annesinden alır. Hayatın ilk şartlarını çocuğa annesi öğretir. Bir evladın ilk mektebi, validesinin kucağıdır. Ana ve babanın en mühim vazifesi, geleceğimizin teminatı olan yavrularımızı ahlaklı, edepli, vefakâr, fedakâr, çalışkan, âlicenap ve vatanperver evlatlar olarak yetiştirmektir.

Evet, her türlü güzel ahlâk; kalbi iman, edep ve hayâ ile bezenmiş kadınlardan nebean etmektedir. Bir kadın, fikrini hakikat nurlarıyla ne kadar tenvir ederse insanlığa o derece faydalı olur. Onların eşsiz şefkatleri ve halis ubudiyetleri rahmet-i ilâhiyeyi celbeder. Şuurlu, edepli ve hayâlı hanımların yetiştirdiği evlatlar, toplumun birer güzide fertleri olarak ailesine, vatanına ve milletine faydalı olurlar. Evet, her hane memleketin küçük bir numunesidir. “Ve herkesin hanesi, küçük bir dünyasıdır.”

Terbiye; çocukların ve gençlerin güzel ahlâk ile yetiştirilmesidir. Peygamber Efendimiz (asm.) “Hiçbir baba çocuğuna güzel ahlâktan daha iyi bir hediye ( miras) veremez.”

Annenin vazifesi, çocuk daha anne karnındayken başlar. Bundan dolayı anne ve babanın helal ve harama çok dikkat etmesi, çocuğu haram ile beslememesi, annenin çocuğunu abdestsiz emzirmemesi gerekir. Çünkü haramla beslenen çocuğun ne ailesine, ne milletine, ne de devletine bir faydası olmaz. Bilindiği üzere ilk altı yaşa kadar verilen eğitim ile çocuğun huyu ve şahsiyeti şekillenir. Küçük yaşlarda verilen eğitim ve terbiye, çocuğun ruhunda ve kalbinde esaslı bir iz bırakır.

Çocuklar evin içinde görüp işittiklerini bir fotoğraf makinesi gibi alarak kendi hayatlarına uygularlar. Bu yönden anne ve babalar çocuklar için modeldir. Çocuk yemesini, içmesini, oturmasını kalkmasını ilk olarak annesinden görür. Çocuk, fıtraten temiz ve günahsızdır. Onu iyilik ve güzelliklerle donatacak annedir. İyi bir terbiyeci sayesinde çocuk ileri yaşlarda manen olgunluğa erebilir. Anne, çocuğuna özellikle dini terbiye verirken şuurlu davranmalı; korkutmadan, ona kâinatın yegâne sahibi olan Rabbini tanıtmalı ve sevdirmelidir. Cenab-ı Hakk’ın verdiği nimetleri ona hatırlatarak, O’nun affedici, mükâfatlandırıcı, koruyucu, merhamet edici sıfatlarını telkin etmelidir. Bu bakımdan annenin vazifesi ve sorumluluğu büyük olduğu kadar zordur da. Zira memleketin geleceğine yön veren şahsiyetlerin yetiştirilmesinde en önemli görev annelere düşmektedir.

Anne ve baba mütevazı olursa, çocuk da onlar gibi mütevazı olma yolunda ilk adımı atmış olur. Tabi daha sonraki eğitim süreçleri de önemlidir. Okul, çevre, arkadaş, komşuluk ilişkileri gibi birçok unsurlar çocuğun terbiyesine tesir eder, onun ruh dünyasını şekillendirir. Anne ve baba bunlara da çok dikkat etmelidir.

"Uzak denetim metodu" ile çocuğu sürekli murakabe etmelidir. Çocuğa karşı aşırı müdahaleci olmak yanlış olduğu gibi, kendi haline bırakmak da doğru değildir. Bu yüzden çocuk ebeveyn tarafından sıkmadan uzaktan denetlenmelidir.

Çocukların ve gençlerin terbiyesinde ikinci vazife öğretmenlere ve âlimlere düşmektedir. Nefsi ve ahlâkî terbiye, ebeveyni tarafından, fikrî ve ilmî terbiye ise, eğitimciler tarafından verilir.

(1) bk. Lem'alar, Yirmi Dördüncü Lem'a.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Okunma sayısı : 10.441
Sayfayı Word veya Pdf indir
Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

Yorumlar

trceylan
ALLAH RAZI OLSUN
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Kullanıcı

Anne babaların, atalarımızın çevredeki insanların çocuklarına hep ibadeti emrettiklerini görüyorum:

"Kızım örtün, örtün, örtün

Oğlum namaz kıl, namaz kıl, namaz kıl" 

Bu söylemler bir ömür boyu gidiyor. 

Ben bu Cümlelerin söylendiği kişilerde hiçbir fayda görmedim. Çocuk yada ergen yada büyük kimsenin yaptığını görmedim. 

Bu metod doğru değil mi, değilse ne yapmak lazım? 

Benim anladığım hep karşı tarafa Allahı tanıtmak olacak ama farzlar ve haramları yap, yap, yap, kıl, kıl, kıl vs demeyelim mi, hiç demezsek önemsiz birşey olarak görür,hep dersek etkisiz olur. 

Ne dersiniz, ne yapmak lazım? 

 

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Sorularla Risale
Halimizle örnek olmak daha tesirli olacaktır çocuk büyüklerinden ne görürse ona yönelir halimiz yeterli söze gerek yok demekte doğru olmaz sözle nasihat olarakta dördüncü söz şeklinde ders vermek gerekir sadece emir kipi ile şunu yap bunu yapma demek yeterli olmaz hatta dediğiniz gibi ters etki de yapabilir.
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.

BENZER SORULAR

Yükleniyor...