"Risale-i Nur’un şimdilik beyanına iznim olmayan ehemmiyetli vazifesinin ve bu evâmir-i Kur’âniyeyi imtisalinin tarihine tam tamına tevafuk..." İzah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
BEŞİNCİ ÂYETTE:
اَنْ اَخْرِجْ قَوْمَكَ مِنَ الظُّلُمَاتِ اِلٰى النُّورِ وَذَكِّرْهُمْ بِاَيَّامِ اللّٰهِ
اِلٰى النُّورِ وَذَكِّرْهُمْ بِاَيَّامِ اللّٰهِ cümlesinde makam-ı cifrîsi, şeddeliler birer sayılmak cihetinde bin üç yüz elli bir (1351) ederek Risale-i Nur’un şimdilik beyanına iznim olmayan ehemmiyetli vazifesinin ve bu evâmir-i Kur’âniyeyi imtisalinin tarihine tam tamına tevafuk-u cifrî ve muvafakat-ı mâneviye karinesiyle ve kıssadan hisse almak münasebât-ı mefhumiye remzi ile Risale-i Nur’a îmaen bakar. Daha yazılacak çok gaybî işaretler var; fakat izin verilmedi, şimdilik kaldı."(1)
1351 tarihi yaklaşık olarak 1931-1932 tarihlerine denk geliyor ki, karanlığın zifiri bir şekilde İslam Âlemini kapladığı bir dönemdir. Risale-i Nurların en büyük vazifesi ise bu karanlığı iman nuru ile dağıtmak ve aydınlığa hizmet etmektir. Nitekim imana dair risaleler, o zamanın dinsiz felsefesini fikren mağlup etmiştir.
Bunun yanında İslam âleminin tahrip olan hayatını ve siyasi dengelerini, iman temeli üzerinde tamir etmek, ahir zamanda beklenilen zatın diğer iki mühim vazifesidir. O dönem şartlarında bu iki vazifeden bahsetmek uygun olmayacağı için, Üstad Hazretleri beyan etmiyor olabilir.
Tabi bu bizim kanaatimiz, işin esasında Üstad Hazretlerinin neyi murat ettiğini bilmemiz mümkün değildir. Zira Üstad ifade etmemiş, ama ayetin mana ve siyakından bu manayı anlamakta bir mahzur olmasa gerek.
(1) bk. Birinci Şua, Yirmi Dokuzuncu Ayetin Sehvine Dair
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü