Risalelerde "kişi dua ederken, aczini ve fakrını anlayacak", deniyor. Bu ne demektir, niçin dua ediyoruz; açıklar mısınız?
Değerli Kardeşimiz;
Evvela; fakr: İhtiyaç sahibi manasında kullanılmıştır. İnsan fıtrat olarak zerreden Güneş'e kadar her şeye muhtaç olarak yaratılmıştır. İhtiyaçları kâinatı kuşatmış, arzuları ebede kadar uzanmıştır. Öte yandan, bu ihtiyaçlarının hiçbirini kendi kuvvetiyle tedarik edemeyecek kadar da âcizdir. Sadece iki misal verelim: İnsan göze muhtaçtır ama göz yapmaktan acidir. Bahara muhtaçtır, ama onu getirmeten acizdir. Örnekleri artırabiliriz.
İnsan sonsuz aczi ile Allah’ın sonsuz kudretine, sonsuz fakirliği ile de Allah’ın nihayetsiz zenginliğine ayna olmaktadır.
Acz ve fakr yolu, insanın her anında ve her halinde lazım olan bir kulluk şuurudur. Zira acz ve fakr insanı bütünü ile kaplamış iki hakikattir.
"Niçin dua ederiz?" sualine maddeler halinde cevap vermeye çalışalım.
Evvela, “Dua bir sırr-ı azîm-i ubudiyettir. Belki ubudiyetin ruhu hükmündedir.” Yani dua ibadettir, insan ise ibadet etmek için yaratılmıştır.
“Dua ubudiyetin ruhudur ve halis bir imanın neticesidir.”(1)
İkincisi;
"Eğer duanız olmazsa ne ehemmiyetiniz var?" (Furkan, 25/77)
gibi birçok ayette dua etmemiz emredilmiştir. “Allah’ın fazlından isteyin, zira Allah istenmesini sever.” (Tirmizi, Daavat, 126) gibi birçok hadis-i şerifte de duanın ehemmiyetine dikkat çekilmiştir.
Üçüncüsü;
“ قُلْ مَا يَعْبَؤُا بِكُمْ رَبِّى لَوْلاَ دُعَاۤؤُكُمْ Yani, 'Eğer duanız olmasa ne ehemmiyetiniz var?' ayetin sırrıyla, insanın hikmet-i hilkati ve sebeb-i kıymeti olan samimi dua ve niyaz.”(2)
Dördüncüsü;
Dua, fıtraten nihayetsiz âciz, fakir ve nakıs olarak yaratılan insanın, nihayetsiz kudret sahibi, nihayetsiz zengin ve sonsuz kemal sahibi olan Cenab-ı Hakk’a iltica edip halini, derdini ve bütün ihtiyaçlarını onun dergâhına arz etmesi ve her şeyi ondan beklemesidir. Bir insan acz, fakr ve kusurunu bilmekle kemale erer. Zira şuurlu bir Müslüman’ın asıl ve en mühim vazifesi acz, fakr ve noksanlığını bilip Allah’a ilticada bulunması ve hamd ü sena etmesidir.
Beşincisi;
“Dua eden adam anlar ki, Birisi var, onun hatırat-ı kalbini işitir, her şeye eli yetişir, her bir arzusunu yerine getirebilir, aczine merhamet eder, fakrına medet eder. İşte, ey âciz insan ve ey fakir beşer! Dua gibi hazine-i rahmetin anahtarı ve tükenmez bir kuvvetin medarı olan bir vesileyi elden bırakma. Ona yapış, âlâ-yı illiyyîn-i insaniyete çık, bir sultan gibi bütün kâinatın dualarını kendi duan içine al, bir abd-i küllî ve bir vekil-i umumî gibi اِيَّاكَ نَسْتَعِينُ de kâinatın güzel bir takvimi ol..."(2)
Dipnotlar:
1) bk. Mektubat, Yirmi Dördüncü Mektup, Birinci Zeyl.
2) bk. Lem'alar, Yirmi Beşinci Lem'a.
3) bk. Sözler, Yirmi Üçüncü Söz, Birinci Mebhas.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü