"Sanat" ve "Tezyin" ne demektir?
Değerli Kardeşimiz;
Arapçada zeyn, süslemek manasına gelmektedir ve bu kökten türeyen "tezyin"de süslemek, bezemek, donatmak manasına geliyor.
Tezyinat için bir yerin süslenmesi, belirli bir yerin, bir abidenin, bir eşyanın daha da güzelleştirilmesi için uygulanan şekil, resim ve motiflerle değerlendirilmesi şeklinde tarif yapılabilmektedir. Sanat, eser, abide, üretmek, yapmak manalarını taşır.
Bir ustanın çok büyük ve ihtişamlı bir saray inşa etmesi bir sanat ve bir eser olurken, bu sarayın işlenmesi, süslenmesi, bezenmesi ise tezyinat oluyor.
Marangozun bir dolap yapması bir eser iken, bu dolabın göze hoş görünmesi için desenlerle süslenmesi ve bezenmesi de tezyinat oluyor. Dolap tezyin edilmezse basit, sade bir eser olarak kalır.
Tezyinat eser ve sanatların estetik olarak işlenmesidir. Eser ve sanat insanın ihtiyacını karşılarken, tezyinat ise duygu ve beğenisini tatmin eder.
Meselâ; meyveler ve sebzeler İlahi birer eser ve sanattırlar ve canlıların beslenebilmesi için yaratılmışlar. Lakin her bir meyve tezyinat açısından da mükemmeldir, âdeta nefisleri kendine celbediyor.
Allah "vücudunuzun demir ihtiyacını gidin tren raylarını kemirerek alın" da diyebilirdi; ama O sonsuz Rahim, Kerim ve Müzeyyin isimlerinin bir gereği olarak, insanın ihtiyaçlarını kaba yollarla değil, tezyin edilmiş harika nimetlerle insana takdim ediyor.
Mesela, elma hem göze hoş hem dişe yumuşak hem damağa lezzet veriyor, hem midenin hazmı açısından kolay hem bedene besin değeri yüksek vesaire bütün bu özellikler eser ve sanattan öte tezyin değeri olan hususiyetlerdir. Üstad Hazretleri bunun hikmetini şöyle izah etmektedir:
"Sonra görüyor ki: Bir Mün'im-i Kerîm, maddî ve mânevî nîmetlerin lezizleriyle onu perverde ediyor. O da, ona mukabil, fiiliyle, hâliyle, kaliyle, hattâ elinden gelse bütün hasseleriyle, cihâzât ıile şükür ve hamd ü senâ eder. "Sonra görüyor ki: Bir Celîl-i Cemîl, şu mevcudâtın âyinelerinde kibriyâ ve kemalini ve celâl ve cemâlini izhar edip, nazar-ı dikkati celb ediyor. O da, ona mukabil, 'Allahü Ekber, Sübhânallah' deyip, mahviyet içinde, hayret ve muhabbet ile secde eder.”(23. Söz)
Her varlık güzeldir, yine her varlık mükemmeldir ve nihâyetsiz bir kudretin eseridir. Yâni, her varlık hem cemâl, hem kemâl, hem de celâl tecellilerini birlikte taşır ve gösterir.
İşte bütün mevcudat âlemini böyle hem rahmet ve keremine, hem kibriya ve celâline aynalar yapan Allah, insana da akıl vermekle bu tecellilere dikkatini çekmektedir. Bu cemâl, celâl ve kemâl tecellilerini seyreden bir mü’min "Allahu Ekber, Sübhânallah" deyip, mahviyet içinde, hayret ve muhabbet ile secde eder.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü