"Semâ'ın ne olduğunu bilir misin? O, mevcudata sırt çevirip fena bulmak; fena-yı mutlak içinde bekayı zevk etmektir." Üstad Hazretleri 1930'larda bu mektubu yazdığına göre (çok sıkıntı çektiği bir zamanda) tasavvufa geçmeyi mi düşünmüş?
Değerli Kardeşimiz;
Üstad, kendi ruh halini anlatırken, Hazret-i Mevlâna'dan bir kesit ile bunu takviye ediyor. Buradan Üstad'ın tasavvufa geçmek istediği fikri çıkmaz. Zira Risale-i Nur'un muhtelif yerlerinde, muhtelif büyük zatlardan iktibaslar yapılmıştır. Üstad'ı eserlerinden iktibasta bulunduğu her zatın mesleğine dâhil edecek olursak bu manasız olur.
Risale-i Nur ayrı bir meslektir. Ama sair mesleklerden de iktibaslar yapılmıştır. Bu usul, bütün âlimlerce caridir. Her âlim eserlerinde, başka âlimlerin ya da evliyaların fikirlerinde de yer vermiştir.
Hakikatlerin mesleği ve meşrebi olmaz. Böyle hakikatlerin zikredilmesi, meslek ve meşrep taklidi manasına gelmez. Mevlâna Hazretlerinin Farsça beytinin meali şöyledir:
"Semâ'ın ne olduğunu bilir misin? O, mevcudata sırt çevirip fena bulmak; fena-yı mutlak içinde bekayı zevk etmektir."(1)
Burada işaret edilen hakikati Üstad Hazretleri şöyle tasvir etmiştir:
"Ey nefsim! Madem öyledir, sen dahi kalbim gibi ağla ve bağır ve de ki:
"Fâniyim, fâni olanı istemem. Âcizim, âciz olanı istemem.
Ruhumu Rahmân'a teslim eyledim; gayr istemem.
İsterim, fakat bir yâr-ı baki isterim.
Hiç ender hiçim; fakat bu mevcudatı birden isterim."(2)
Dipnotlar:
1) bk. Mektubat, Altıncı Mektup.
2) bk. Sözler, Yirmi Altıncı Söz.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar