Şeytan için, ne kadar şeytanette ileri gitse, hatta katmerleşse dahi bu davada muvaffak olamayacağı ısrarla nazara veriliyor. Şeytan konusunda bu kadar tahşidat yapılmasının hikmeti nedir?
Değerli Kardeşimiz;
Bu tahşidatın birkaç yönü var.
Birincisi: Şeytan Hz. Âdem'e secde etmeyince huzurdan kovulmuş ve kendisine kıyamete kadar mühlet verilince şu küstahça ifadeleri kullanmıştı:
“Şeytan dedi ki: (Öyle ise) beni azdırmana karşılık, yemin ederim ki, ben de onları saptırmak için senin dosdoğru yolunun üzerinde elbette oturacağım.”
“Sonra (pusu kurup) onlara önlerinden, arkalarından, sağlarından ve sollarından sokulacağım ve sen onların çoğunu şükreden (kimseler) bulamayacaksın.” (A’raf, 7/16-17)
Şeytan, insanların çoğunu yoldan çıkarmakla kendisini başarıya ulaşmış görse bile, hakikatte mağlup olduğunu Üstad Hazretleri kemiyet-keyfiyet meselesiyle şöyle ispat ediyor:
"Kemiyetin keyfiyete nispeten ehemmiyeti yok. Asıl ekseriyet keyfiyete bakar. Mesela yüz hurma çekirdeği bulunsa toprak altına konup su verilmezse ve muamele-i kimyeviye görmezse ve bir müşahede-i hayatiyeye mazhar olmazsa yüz para kıymetinde yüz çekirdek olur. Fakat su verildiği ve müşahede-i hayatiyeye maruz kaldığı vakit sû-i mizacından sekseni bozulsa yirmisi meyvedar yirmi hurma ağacı olsa diyebilir misin ki 'Suyu vermek şer oldu ekserisini bozdu?' " (Mektubat, On İkici Mektup.)
İkincisi: Tahrip kolay, tamir zor olduğundan, şeytana karşı yapılan tahşidat onun güç ve kuvvetinden değil, zayıf vesveselerle büyük tahribat yapabildiği cihetledir.
"Dalalette ve küfürde hem adem ve terk var ki, pek kolaydır, hareket istemez. Hem tahrip var ki, çok sehîldir ve âsândır, az bir hareket yeter. Hem tecavüz var ki, az bir amel ile çoklarına zarar verip, ihâfe noktasında ve firavuniyet cihetinden onlara bir makam kazandırır.(...)"
"Şeytanlar ve şeytanlara uyanlar, dal"lete sülûk ettikleri için, küçük bir hareketle çok tahribat yapabilirler. Ve çok mahlukatın hukukuna az bir fiil ile çok hasâret veriyorlar." (Lem’alar, On Üçüncü Lem’a.)
Şu var ki, şeytan bu zayıf desiselerle ancak zayıf insanları yoldan çıkarabilmektedir. İnsanlar cüz’î iradelerini yanlış yollarda kullanmakla manen zayıflıyor ve bozuluyorlar. Şeytan ancak bu gibi kimseleri azgınlaştırabiliyor, isyan ve küfürde çok daha ileri noktalara taşıyabiliyor. Üstad Hazretleri bu noktaya dikkat çekmek üzere şeytana hitaben şöyle buyuruyor:
"...Bu ise ey şeytan, yüz derece sen katmerli bir şeytan olsan bozulmamış hiçbir aklı kandıramazsın ve çürümemiş hiçbir kalbi ikna edemezsin." (Mektubat, Yirmi Altıncı Mektup, Birinci Mebhas.)
Üçüncüsü: Cenâb-ı Hak, kullarına olan sonsuz merhameti icabı onların yanlış yollara gitmelerini istemiyor ve şeytan konusunda birçok ayet-i kerimede mü’minleri ikaz ediyor. Bunlardan birisinde şöyle buyuruyor:
“Şeytanın izinden yürümeyin. Çünkü o sizin için apaçık bir düşmandır.” (Bakara, 2/168)
Üstad Hazretleri de bu ilahi ikaza kulak vermeleri ve şeytana aldanmamaları konusunda bizleri şiddetle uyarıyor. Zira şeytanın izinde gidenler onun akıbetine uğrar ve cehenneme düşerler. İşte şeytan konusundaki bu tahşidat, hakikatte, insanları cehennemden ve ona götüren yollardan uzak tutmak için yapılmaktadır.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü