"Sultan Mahmud gibi mahbubundan ayrılmış bütün âşıkların başlarında, hüzün-âlud mahbubların nağmesinin tarzını işittiriyorlar." cümlesi hakkında bilgi verir misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
Burada kastedilen zat, Gazneliler Devletinin Sultanı Sultan Mahmud Gaznevi olduğu genel bir kanaat olsa da başka Sultan Mahmutların da kastedilebileceği mümkündür. Burada asıl olan Sultan bile olsa, aşkını elinde tutmaya gücünün yetmediğini ve Samed ayinesi olan kalbine başka mecazi muhabbetleri yerleştirdiklerinde sıkıntı çekecekleri vurgulandığıdır.
"Fikre şu vaziyetten şöyle bir mânâ geliyor: Mecazî muhabbetlerin zevâl elemiyle gelen ağlayış, hem derinden derine hazin bir enîni ihtar ediyorlar."
"Mahmudların, yani Sultan Mahmud gibi mahbubundan ayrılmış bütün âşıkların başlarında, hüzün-âlûd mahbuplarının nağmesinin tarzını işittiriyorlar."(1)
Üstadımız bu konuya başka yerde şöyle bir açılım getirmektedir:
"Bütün mecazî âşıkların divanları, yani aşknameleri olan manzum kitapları, şu tasavvur-u zevâlden gelen elemden birer feryattır. Herbirinin bütün divan-ı eş’ârının ruhunu eğer sıksan, elemkârâne birer feryat damlar."(2)
Sultan Mahmud Gaznevî (970-1030)
Gazneli Mahmud adıyla meşhurdur. Gazneliler Devletinin en büyük hükümdarıdır. Küçük yaşlarından itibaren cesareti ve zekâsıyla dikkat çekmiştir. Savaşlar dışında adam öldürmemeye azami gayret göstermiş, esir aldığı birçok hükümdara karşı merhametli davranıp, adil olmaya çalışarak saltanat sürmüştür. Hindistan'a on yedi sefer düzenlemiş ve bu bölgede İslamiyet'in yayılmasında büyük etkisi olmuştur. Şiire ve şairlere olan merakından ötürü sarayında çok sayıda şairi misafir etmiştir. Risale-i Nur'da (On Yedinci Söz'de) geçen Farsça mısralardan birinde ismi zikredilmektedir.
Sultan Mahmud, putperest olan Gûr bölgesi üzerine yönelerek buraları kontrol altına almaya çalıştı. Buraya iki sefer düzenledi. Ayrıca, İslam dinini öğretecek hocaları bölgeye gönderdi. Ancak, Gûr bölgesinde tamamen hâkimiyet sağlanamadı. Daha sonra Hindistan'a yöneldi. Sultan'ın gayesi, bazı Şarkiyatçıların iddia ettikleri gibi zengin kaynakları ele geçirmek değildi. Asıl gayesi İslamiyet'i Hindistan'a yaymaktı, nitekim öyle de oldu. Buradaki başarılar, Sultan Mahmud'un İslam dünyasında büyük bir sempati ve şöhret kazanmasına vesile oldu. Abbasi halifesi, hem kendisine hem de ailesine şeref lakapları gönderdi.
İlmi alandaki saygın kişileri başkentine toplayan Sultan Mahmud, şair ve şiire de özel önem verip bu konuda büyük bir merak sahibi idi. Komşu ülkelerde bulunan şairleri kendi ülkesine davet etti. Devletin resmi dilinin Farsça olmasınında etkisiyle çok sayıda şair sarayda toplandı. Dört yüz civarında şairin sarayda toplandığının rivayet edilmesi şiire verilen önemi ortaya koymaktadır. Bu çalışmalara ve faaliyetlerle İran Edebiyatının gelişmesine de önemli katkılar sağlandı. Meşhur şairlerin güzel dizelerine yer ver Bediüzzaman, Sultan Mahmud’un adının geçtiği ve mahbubundan ayrılmasının verdiği hüznün konu edildiği mısraları da nakledilmektedir:
"بَرْ سَرِ مَحْمُودْهَا نَغْمَهَاىِ حُزْن اَﻧْﮕِﻴﺰِ اَيَازِى yani Sultan Mahmud gibi mahbubundan ayrılmış bütün aşıkların başlarında, hüznalud mahbubların nağmesinin tarzını işittiriyorlar."
Dipnotlar:
1) bk. Sözler, On Yedinci Söz'ün İkinci Makamı.
2) bk. age.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar
Sultan Mahmud gibi mahbubundan ayrılmış' bu kısım hakkında bi izahat mümkün mü acaba.