Üstad; "Büyük evliya"dan bahsediyor, kimdir? Hz. Ali'den daha yüksek bir makamda mıdır? Oradaki silsile bir mertebe silsilesi midir?
Değerli Kardeşimiz;
"Dokuzuncusu: عُلَمَآءُ اُمَّتِى كَأَنْبِيَاءِ بَنِى اِسْرَاۤئِيلَ sırrına mazhar ve salâvatlarda Âl-i İbrahim Aleyhisselâma mukàbil olan Âl-i Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâmın içindeki büyük evliya ve Ali (r.a.) ve Hasan (r.a.) ve Hüseyin (r.a.) ve Ehl-i Beytin on iki imamı ve Gavs-ı Âzam (k.s.) ve Ahmed-i Rüfâî (k.s.), Ahmed-i Bedevî (k.s.), İbrahim-i Dessûkî (k.s.), Ebü’l-Hasan-ı Şâzelî gibi aktâblar ve imamlar, ittifakla, hakkalyakîn bir itikadla ve keşfiyat ve müşahedatla ve ümmette gösterdikleri harika irşadat ve kerametlerle, risalet ve hakkaniyet ve sadıkıyet-i Muhammediyeye (a.s.m.) imanları ve şehadetleriyle imza basıyorlar." (Şualar, On Beşinci Şuâ)
Buradaki "büyük evliya" ifadesi bir zattan ve şahıstan ziyade, bir vasıf ve sıfatla alakalıdır. Çünkü onu izah eden Altıncı Şua İkinci Sual'deki tahiyyatta geçen âl-i Muhammed (asm.) ve âl-i İbrahim (a.s.) arasındaki farkta bu mevzu sarahaten anlatılıyor. Şöyle ki;
İbrahim (a.s.)’ın âli enbiyadır, Muhammed (a.s.m)’ın âli ise evliyadır.
Dolayısıyla Peygamber Efendimiz (asm)'in nesli umumiyetle evliya mertebesinde ve vasfında izah edilmiş ve o makamda devam edeceklerdir. Evliya umumi bir tabir olarak âl-i Muhammed (asm)’ın vasfıdır. Bu vasfın içerisine Hz. Hasan (r.a) ve Hz. Hüseyin (r.a)’ın neslinden gelen bütün hakikat pirleri, şahları ve kutupları girer.
Demek ki "büyük evliya" tabiri Resul-ü Kibriya (asm)'nın neslinden gelen vazifeli büyük insanlar mânasınadır.
Bir de en büyük bir veli dahi, makamca en alttaki bir sahabenin derecesine yetişemez.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar
Muhterem hocalarım ; 12 imamın on ikincisi olan Muhammed Mehdi'nin varlığı bile belli değilken, ya da en azından var olduğunu kabul eden kaynaklara göre bile, 5 yaşından sonra ortadan kaybolduğu belirtirken, Üstadımızın burada Ehl-i Beyt'in 12 İmamı diyerek 12. İmamı da İmam kabul etmesinin hikmeti nedir?
Ehl-i Sünnetin On iki İmama bakışı; Peygamberimizin mübarek neslinden gelen on bir imam (Hz. Ali efendimizle birlikte on iki) olur fazilet, takva ve mânevî mertebe olarak büyük veli ve kutupturlar.
Bediüzzaman, “Ümmetimin âlimleri Beni İsrâil peygamberleri gibidir.” hadisinin sırrına mazhar olan zatları sayarken, on iki imamı da zikreder. Başka bir ifâdesinde,
“Ehl-i hakikat başta Eimme-i Erbaa [dört mezhep imamı] ve Ehl-i Beytin Eimme-i İsnâ Aşer [On iki İmam] olarak Ehl-i Sünnet...” diyerek on iki İmamı Ehl-i sünnetin büyükleri olarak takdim eder.
On İki İmam şu zatlardır:
Hz. Ali, Hz. Hasan, Hz. Hüseyin, Ali bin Hüseyin, Muhammed Bâkır, Câfer-i Sâdık, Musâ Kâzım, Ali Rıza, Muhammed Takî, Ali Nakî, Hasan Askerî ve Muhammed Mehdî (Allah hepsinden razı olsun.)
Muhammed Mehdi’nin beş yaşında çocuk olması ve kaybolup ahir zamanda çıkacak olması Şia inancıdır. Ehli sünnet inancında Muhammed Mehdi ahir zamanda gelmesi beklenen ehlibeytten büyük bir alim, müceddid, müctehid ve evliyadır.
Şia inancına göre: Muhammed Mehdi Ehl-i Beyt soyundan gelen İslam Devleti'ni 656-661 yılları arasında dördüncü İslam halifesi ve İslam peygamberi Muhammed'in amcasının oğlu Ali el-Mûrtezâ'nın torunlarından On Birinci imâm Hasan el-Askerî'nin oğludur. Son İmâm olup, İmâmet (İsnâ'aşerîyye i'tikadı)'na göre hâlen sağ olup "gayba" hâlindedir, yani saklanmaktadır.
Yüzyıllardır saklanan bir insan kavramı ne akla ne mantığa ne de şeriata uygun değildir.