Üstad, Yirmi Beşinci Söz’de şüpheleri zikretmeden şüphelere cevap verme yolunu ihtiyar etmiş, bunun hikmeti nedir?
Değerli Kardeşimiz;
İslam tarihinde en müessir cereyanlardan biri, Muteziledir. Bu akım, Abbasiler döneminde iki yüz yıl devletin resmi ideolojisi olarak herkese benimsetilmeye çalışılmış, Ahmed İbn-i Hanbel, İmam-ı Azam Ebu Hanife gibi büyük müçtehitlere bu yüzden çok şiddetli baskı uygulanmıştır. Bu müessir cereyanın izleri, ancak medreselerde İslam inancının sahih bir şekilde ders verilmesiyle büyük ölçüde ortadan kaldırılmıştır. Medreselerde İslam akaidi ders verilirken Mutezilenin fikirleri doğrudan anlatılmamış, ancak onlara cevap olacak esaslar talebelere öğretilmiştir.
Bediüzzaman Hazretlerinin bu eserinde ve diğer eserlerinde aynı metodu kullandığı görülür. Zira kendisinin gayet veciz bir şekilde ifade ettiği gibi,
"Batıl şeyleri iyice tasvir, safi zihinleri idlaldir." (Mektubat, Hakikat Çekirdekleri: 31)
Bıçak yarası almış olanları tedavi etmek gayet normaldir. Ama bıçak yarası almamış olanlara önce bir bıçak saplayıp ardından tedavi etmek, hikmete aykırı olur. İşte bu eserde anlatılanlar, aklı ve kalbi zaten yaralı olanları tedavi edecek esasları ihtiva eder. Ateistlerin tenkidleri, fen ehlinin itirazları, cinnî ve insî şeytanların vesvese ve şüpheleri burada yazılmış olsaydı, safi zihin sahibi nice insanın aklı ve kalbi yaralı hale getirilmiş olurdu. Cenâb-ı Hakk'ın, Hakîm isminin tecellisine mazhar böyle bir zatın eserinde, bu durum hikmetle hiç de bağdaşmazdı.
Misal olarak şu iki ayete bakalım:
Birinci Ayet:
“Güneş de kendi karargâhında (yörüngesinde) akıp gitmektedir...” (Yasin, 36/38)
Bin yıldan fazla zamandır insanların kabul ettiği Batlamyus nazariyesine göre “Dünya merkezdedir, Güneş onun etrafında dönmektedir.” Hâlbuki ilmen ispat edildiği üzere “Güneş merkezdedir, Dünya onun etrafında dönmektedir.”
İkinci Ayet:
“Dağları birer direk (kıldık.).” (Nebe, 78/7)
Dağlar, çok ağır kütleler olup, birer direk değildir. Öyleyse ayette niçin “birer direk” olarak vasfedilmiştir?
İşte Bediüzzaman Hazretleri bu iki ayetin izahını yaptığı bu risalede (Birinci Şu’le’sinin İkinci Şua’ında), bu nevi istifham ve şüphelere hiç yer vermeden, âyetlerin belağatını harika bir şekilde anlatır. Aklında ve kalbinde şüphe olan biri, bu izahları okuduğunda şüphelerinden kurtulur. Şüphe içinde olmayan kimse ise, bu açıklamalardan fevkalade istifade eder, iman ve marifeti artar.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü