"Vefat etmiş insanların ervahı pek çok kesretle vardır ve bizimle münasebettardırlar. Manevi hedayamız onlara gidiyor; onların nurani feyizleri de bize geliyor." İzah eder misiniz?
Değerli Kardeşimiz;
İnsanı insan yapan ruhtur. Ceset, ruh ile kaim olup, onunla hayatını idame ettirir. Ölüm sadece arızi olan cesedi alıp götürüyor; ruh, hayatını daha güzel âlemlerde devam ettiriyor.
Uhrevi âlemlerle, cesedimiz ve içinde bulunduğumuz bu maddi âlem arasında kuvvetli bir münasebet vardır. Üstad'ın ifadesi ile (mealen), “Âlem-i şehadet, avâlimü’l-guyûb (Gayb alemleri) üstünde tenteneli bir perdedir.”(1) Öyle ise iki âlem arasında alışverişlerin olması gayet makuldur.
Biz, vefat edenlerin ruhlarına Kur’an okumak, dua etmek, onlar namına sadaka vermek, hayır ve hasenat yapmak suretiyle manevi hediyeler gönderiyoruz; onlar da bize manevi feyiz ve ilham ile mukabele ediyorlar. Manevi hediyeler, vefat edenlerin ruhlarını rahatlatır.
Elbetteki, bu alışverişin olabilmesi, bazı şartlara bağlıdır. Başta iman ve amel-i salih, sonra Allah’ın inayet ve ikramı şarttır. Zira imansız olarak kabre giren ruhların feyze ve sevaba kabiliyetleri yoktur. Onlar haps-i münferit cezası içindedirler. Bu yüzden sevap ve dua onlara ulaşmaz, ulaştırılmaz.
Ama iman ehli ruhlar ise, her an bu alışverişe kabildirler ve sürekli dua ve sevapların gözcüsüdürler. Hatta bu ruhlar tekemmül etmiş salih ruhlar sınıfından ise, arzlılara feyiz ve nur verebilirler. Onların feyzinden istifade etmek ya yakaza halinde ya da rüya yolu ile onlarla irtibata geçip onlardan ilim öğrenme, manevi destek alma gibi şeyler oluyor.
Peygamber Efendimiz (asm)'in rüya ya da yakaza halinde büyük evliyaları terbiye etmesi, İmam Ali (ra)’ın bütün velilere manevi feyiz ve nur vermesi, Geylanî Hazretlerinin hayatta gibi manevi tasarruf etmesi, elan Üstad'ın manevi himmet ve feyizleri buna misal olarak verilebilir.
Mesela; Celaleddin-i Suyutî eserine aldığı hadisleri Peygamber Efendimiz (asm)'in mübarek ruhlarına teyit ettirerek almıştır. Hatta bunu yakaza halinde (uyanık bir vaziyette) yapmıştır. Öğrencilerinden Abdülkādir eş-Şâzelî, Süyûtî’nin uyanıkken Hz. Peygamber’le defalarca görüştüğünü ve ondan hadislere dair bilgi aldığını nakleder.(2)
Birçok âlim, müceddid, evliya yakaza ve rüya yolu ile büyük imam ve kutuplardan manevi dersler almışlardır. Üstadımızın İmam-ı Ali (ra) ve Abdulkadir-i Geylani Hazretlerinden feyiz ve ders alması da buna bir misaldir.(3)
Ölüm insanın ruhunu yok etmiyor; bilakis ruh, ölümle ıtlak kazanıp daha serbest daha kayıtsız, daha parlak vaziyete giriyor. Bu yüzden ölmüş salih insanların hayatta kalanları görmesi ve onlarla alâkadar olmaları ve onlara feyiz göndermeleri gayet normal bir durumdur.
Bu hususa işaret eden çok hadisler mevcuttur, bunlardan bazıları şu şekildedir:
Abdullah b. Mübarek ashabtan Ebu Eyyûb el-Ensarî'nin şöyle dediğini rivayet eder:
"Dirilerin amelleri ölülere arz olunur. Eğer bir iyilik görürlerse sevinir, birbirlerine müjdelerler; bir kötülük görünce de 'Allah’ım, onu ondan geri çevir.' derler."(4)
Kabir ehli, geride bıraktıkları akraba ve arkadaşlarının yaptıkları işlerden haberdar olup, iyi amellerinden ötürü sevinir, kötülüklerine de üzülürler. Mücâhid'in bu hususta şöyle dediği sahih rivayetle gelmiştir:
"Kişi kabrinde kendinden sonra çocuğunun iyilikleri (salahı) ile müjdelenir."(5)
Ayrıca Peygamber Efendimiz (asm)'in kendine getirilen her bir salâvatı işitmesi ve mukabele de bulunması Ehl-i sünnetin kabul ettiği sağlam bir husustur.
Dipnotlar:
1) bk. Mektubat, Hakikat Çekirdekleri: 10.
2) TDV. İslam Ans., Suyuti mad. Abdülhafîz Fergalî, s. 73-75.
3) Sikke-i Tasdik-i Gaybi, Yirmi Sekizinci Lem'anın Birinci Meselesi.
4) bk. İbnu'l-Kayyim, s. 17; Suyûti, Büşra'l-Keîb, v. 147 b; Hasan el-'Idvî, s. 74; Rodosîzâde, Ahval-i Âlem-i Berzah, el yazma, İst. Süleymaniye Küt. v. 19 a.
5) bk. Suyûtî, Şerhu's-Sudûr. v. 53 a.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü