"Veli olan şeyhin, müddeî olan müteşeyyih ile farkları nedir?" sorusunu ve cevabını izah eder misiniz?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

"S - Veli olan şeyhin, müddeî olan müteşeyyih ile farkları nedir?"

"C - Eğer hedef-i maksadı, İslâmın ziya-yı kalb ve nur-u fikriyle ittihad ve mesleği muhabbet ve şiârı terk-i iltizâm-ı nefis ve meşrebi mahviyet ve tarikati hamiyet-i İslâmiye olsa; kabildir ki, bir mürşid ve hakikî şeyh olsun. Lâkin, eğer mesleği, tenkîs-i gayr ile meziyetini izhar ve husumet-i gayr ile muhabbetini telkin ve inşikak-ı âsâyı istilzam eden hiss-i taraftarlık ve meyelân-ı gıybeti intaç eden kendine muhabbeti başkasına olan husumete mütevakkıf gösterilse; o bir müteşeyyih-i müteevviğdır, bir zi'b-i mütegannimdir. Din ile dünyanın saydına gider. Ya bir lezzet-i menhuse veya bir içtihad-ı hatâ onu aldatmış; o da kendisini iyi zannedip büyük meşâyihe ve zevât-ı mübarekeye su-i zan yolunu açmıştır."(1)

Mürşid-i kamilin vasıflarını Üstad Hazretleri şu şekilde özetlemiş:

"Eğer hedef-i maksadı, İslâmın ziya-yı kalb ve nur-u fikriyle ittihad..."

Hakiki ve kamil bir mürşidin hedefi ve amacı; İslam birlik ve beraberliğidir ki, bu da ancak kalbin iman ile ışıklanması, fikrin de ilimle aydınlanması ile mümkündür. Yani hakiki mürşidin kalbinde tahkiki iman, fikrinde sağlam bir ilim olması gerekir. Yani bu ikisinde kusur varsa; kamil bir mürşit olamaz.

"Ve mesleği muhabbet ve şiârı terk-i iltizâm-ı nefis..."

Kamil mürşidin ikinci büyük vasfı; nefsin tarafgirliğini bırakıp, başkalarını sevmek ve muhabbet etmektir. Şayet bir mürşit nefsine tarafgir olup, başka bir mesleği tenkit edip ona husumet gösteriyor ise; o mürşitten hayır gelmez demektir.

"Ve meşrebi mahviyet ve tarikati hamiyet-i İslâmiye olsa; kabildir ki, bir mürşid ve hakikî şeyh olsun."

Mürşidin üçüncü büyük vasfı; tevazu ve İslam için gayretli olmasıdır. Mahviyet, tevazu ve terk-i enaniyet, nimetleri Allah’tan bilip şükretmek ve insanlar üstünde faziletfüruşluk taslamamaktır. Şahsı veya mesleği için değil, İslam için çabalamalıdır.

"Eğer mesleği, tenkîs-i gayr ile meziyetini izhar ve husumet-i gayr ile muhabbetini telkin ve inşikak-ı âsâyı istilzam eden hiss-i taraftarlık ve meyelân-ı gıybeti intaç eden kendine muhabbeti başkasına olan husumete mütevakkıf gösterilse; o bir müteşeyyih-i müteevviğdır, bir zi'b-i mütegannimdir."

Liyakatsiz ve yetersiz bir şeyhin vasıflarını ise Üstad Hazretleri şöyle özetlemiş; başkalarını küçültmekle kendini büyük göstermeye çalışmak, başkalarından nefret ettirerek kendini ya da mesleğini sevdirmeye çalışmak, genel birliği bozup kendi içinde birlik ve tarafgirlik kazanmaya çalışmak, kendine olan sevginin ancak başkalarına olan düşmanlık sayesinde oluşacağını zannetmesi ve bu doğrultuda farklı cemaat ya da meşrepleri kesmesi ve onlara gıybet kapısını açmasıdır.

Bu tarzda hareket eden birisini gördüğümüz zaman, onu hakiki ve kamil bir mürşit bilmememiz gerekir.

(1) bk. Münazarat.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

BENZER SORULAR

Yükleniyor...