"Yegâne emel ve gayeleri olan 'tevhid'in bir alamet-i mümtaze ve farikası olan ittihad ve tesanüd-ü hakikiye ve meşruayı kalen ve fiilen ve hâlen göstermeleriyle sabittir..." İzah eder misiniz?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

"Efendim, hiç şek ve şüphem kalmadı ki, nur nurdan seçilemediği gibi, Nur deryasının nuranî talebeleri de nerede olursa olsun hepsi bir gayede, umumî bir zihniyette, yekdiğerlerine rekabetleri yok, daima birbirinin evsaf-ı mümtazesiyle müftehir ve mübahi, samimiyet ve vefa hususunda, rüfekasını şahsına tercih eder, bir emelde bulunmaları yegâne emel ve gayeleri olan 'tevhid'in bir alamet-i mümtaze ve farikası olan ittihad ve tesanüd-ü hakikiye ve meşruayı kalen ve fiilen ve hâlen göstermeleriyle sabittir ki, bu hâl bir alamet-i muvaffakiyettir." (Barla Lâhikası, 93. Mektup)

Nur talebelerinin en büyük gayesi tevhide hizmet etmek ve tevhid inancını gönüllere nakşedip insanlar arasında yaymaktır. Bu samimi düşünce ve gaye Nur talebelerini bir araya getirip birlik ve beraberlik içine sokuyor ve tek gayeleri tevhide hizmet oluyor.

Tevhide hizmet edenlerin kendi aralarında birliği bırakıp birbirine düşman ve rakip olması gayeye aykırı olurdu. Gerçek anlamda tevhide hizmet edenlerin kalpleride tevhid (birlik beraberlik) içinde olmalıdır.

Üstad'ımızın zamanında Nur talebelerinin muazzam bir birlik ve beraberlik içinde olması tevhidin bir mucizesidir. Başarının yegâne sırrı birlik ve beraberlik içinde olmak ve öyle hareket etmekten geçer...

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Kategorileri:
Okunma sayısı : 353
Sayfayı Word veya Pdf indir
Bu içeriği faydalı buldunuz mu?
Yükleniyor...