Yirmi dört altının sadece yol, bilet masrafı ve oradaki meskene lazım bazı şeyleri almaya tahsisi nedendir? Namaz kılan kişi dünya işleriyle hiç uğraşmayacak mı?
Değerli Kardeşimiz;
Buradaki temsili beraber görmeye çalışalım.
"Bir zaman, bir büyük hâkim, iki hizmetkârını, her birisine yirmi dört altın verip, iki ay uzaklıkta has ve güzel bir çiftliğine ikamet etmek için gönderiyor. Ve onlara emreder ki: 'Şu para ile yol ve bilet masrafı yapınız. Hem oradaki meskeninize lâzım bazı şeyleri mübâyaa ediniz. Bir günlük mesafede bir istasyon vardır. Hem araba, hem gemi, hem şimendifer, hem tayyare bulunur. Sermayeye göre binilir.'"(1)
Burada açıkça görüldüğü gibi "Şu para ile yol ve bilet masrafı yapınız. Hem oradaki meskeninize lâzım bazı şeyleri mübâyaa ediniz." ifadesinde, gidilecek yer için de lazım olacak şeylerin alınması gerekir. Günün yirmi dört saatinin tamamı, bu sıralanan şeylerin alınması için kullanılacaktır. Sadece namaz kılın denmiyor.
Zaten hikayenin ilerleyen yerlerinde ve hakikatinde meşru işlerin de bu sermayenin doğru yerde kullanıldığını ve bunun da ibadet hükmünde olduğunu açıkça ortaya koyar.
Evet, insan bir yolcudur. Ruhlar âleminden başlayan bu yolculuk, cennet yahut cehennemle son bulacaktır. Yolcu yolunu düşünmeli, istasyonda oyalanmamalıdır.
“Namaz kılan insanın diğer bütün mübah dünyevi amelleri de güzel bir niyet ile ibadet hükmüne geçer.” ifadesiyle de namaz kılan kişinin 24 saatinin ibadet hükmüne geçeceği ve ebediyete mal edileceği müjdesi verilmektedir.
“Güzel bir niyet” ile ifadesi büyük bir önem taşır. Bir insan müşriklerle harp etmek üzere sefere çıktığında niyeti; “Ganimet elde etmek veya şöhret kazanmak” ise, cihat etmiş sayılmıyor. Cihad ancak “İ’la-yı kelimetullah” için yapılır.
Dünyaya çalışmakta da niyet “helal rızık kazanmak, başkalara muhtaç olmamak, zengin olup zekât vererek bu farizayı da işlemek, sadaka sevabına nail olmak, iman ve Kur’an hizmetine yardım etmek” şeklinde olursa, yapılan bütün mesai ibadet hükmüne geçer.
Bir baba; "Bu çocuklar bana Allah'ın emanetleridir. Allah bu emanetlere bakmam için beni vazifelendirdi.” düşüncesiyle, ailesinin rızkını temin etmek, kimseye muhtaç olmamak için çalışırsa, onun bütün çalışması ibadet hükmüne geçer.
Şehrin en zengini olup parmakla gösterilmek, isminden bolca söz edilmesini sağlamak, kazancını sefahatte sarf etmek gibi niyetlerle yapılan çalışmaların ve kazanılan servetin ahiret adına hiçbir faydası yoktur. Bunlar ebedî saadete bir yatırım olma mahiyetini taşımadığı gibi, haram ve israf ile yapılan harcamalardan da ayrıca hesaba çekilecektir.
"Cenâb-ı Hak her iki hayat levazımatını elde etmek için yirmi dört saatlik bir vakit vermiştir. Çoğunu aza, azını çoğa vermek suretiyle, yirmi üç saat kısa ve fâni olan dünya hayatına, hiç olmazsa bir saati de beş namaza ve bâki ve sonsuz uhrevî hayata sarf etmek lâzımdır ki, dünyada paşa, âhirette gedâ olmasın!"(2)
Dipnotlar:
(1) bk. Sözler, Dördüncü Söz.
(2) bk. Mesnevi-i Nuriye, Onuncu Risale.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü