"Altıncı Temsil: İtaat sırrını gösterir." Temsili devamıyla birlikte açıklar mısınız?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

Altıncı Temsil: İtaat sırrıdır. Temsilin devamı şöyledir:

“Meselâ: Bir kumandan, 'Arş' emri ile bir neferi tahrik ettiği gibi, aynı emir ile bir orduyu tahrik eder."

"Şu temsil-i itaat sırrının hakikatı şudur ki: Kâinatta, bittecrübeherşeyin bir nokta-i kemali vardır. O şeyin, o noktaya bir meyli vardır. Muzaaf meyil, ihtiyaç olur. Muzaaf ihtiyaç, iştiyak olur. Muzaaf iştiyak, incizab olur. Ve incizab, iştiyak, ihtiyaç, meyil; Cenâb-ı Hakk’ın evamir-i tekviniyesinin, mahiyet-i eşya tarafından birer habbe ve nüve-i imtisalidirler. Mümkinat mahiyetlerinin mutlak kemali, mutlak vücuddur. Hususî kemali, istidadlarını kuvveden fiile çıkaran ona mahsus bir vücuddur. İşte bütün kâinatın 'Kün' emrine itaatı, bir tek nefer hükmünde olan bir zerrenin itaatı gibidir. İrade-i ezeliyeden gelen 'Kün' emr-i ezelîsine mümkinatınitaatı ve imtisalinde, yine iradenin tecellisi olan meyil ve ihtiyaç ve şevk ve incizab; birden, beraber mündemiçtir. Latif su, nazik bir meyille incimad emrini aldığı vakit demiri parçalaması, itaat sırrının kuvvetini gösterir."(1)

İtaat sırrı ile “Bir kumandan, 'Arş' emri ile bir neferi tahrik ettiği gibi, aynı emir ile bir orduyu tahrik eder.” Cümlesi diğer temsillerde olduğu gibi, ilahi kudretin icraatında az ile çoğun, fert ile nevin, zerre ile güneşin fark etmediğine bir misal olarak zikredilmiştir.

Aynen bunun gibi, her şey Allah’ın sonsuz kudreti karşısında tam bir itaat ve inkiyad içindedir. Güneş büyüklüğüne güvenip itaat zincirinden çıkamaz, zerre küçüklüğü ile kudretin nazarından saklanamaz. Hepsinde aynı kanun hükmeder. Bütün mümkinat ve mahlukat iştiyak ve aşk derecesinde muti ve itaate hazır bir vaziyettedir.

Bu misalde, “Göklerin ve yerin bütün orduları Allah'ındır.” (Fetih, 48/7) mealindeki ayet-i kerimeye de bir işaret vardır.

Dersin devamında, kâinattaki bütün varlıkların tekvini emirlere şevk ile riayet ettiklerine temas edilerek “İncizab, iştiyak, ihtiyaç, meyil; Cenâb-ı Hakk’ın evamir-i tekviniyesinin, mahiyet-i eşya tarafından birer habbe ve nüve-i imtisalidirler.” buyurulur.

Cenab-ı Hak, zerreden ta gezegenlere kadar her şeye varacağı en son ve en mükemmel bir nokta koymuş. Bu mükemmel noktaya gitmek için, her şeyde bir meyil yaratmış.

Allah, her varlığın vazifesini yapması için iştiyak ve incizap vermiştir. Onun için, her şey vazifesinde lezzet buluyor.

Burada bir hususun ehemmiyetle ifade edilmesi gerekiyor: Mahlukatın ilahi emirlere böylece koşmalarında Cenâb-ı Hakk’ın çok hikmetleri vardır. Yoksa bu koşmalar ilahi tasarruflar için bir kolaylık vesilesi değildir.

Allah’ın iki ayrı şekilde yaratması vardır: İbda ve inşa. Her ikisi de aynı kolaylıkla icra edilir. Şu var ki inşa ile yaratmanın her safhasında ayrı hikmetler yer alır, ayrı esmanın tecellileri sergilenir. Her bir ismin tecellisiyle o varlık ayrı bir şeref ve değer kazanır ve sanki bunun şevki ile vazifesine iştiyak ile koşar.

Metnin devamında şöyle buyruluyor:

"Mümkinat mahiyetlerinin mutlak kemali, mutlak vücuddur. Hususi kemali, istidadlarını kuvveden fiile çıkaran ona mahsus bir vücuddur. İşte bütün kâinatın 'Kün' emrine itaatı, bir tek nefer hükmünde olan bir zerrenin itaatı gibidir."(2)

Her varlık için mutlak kemal yoklukta kalmayıp varlığa kavuşmaktır. Hususi kemal, istidatların kuvveden fiile çıkmasıyla hasıl olur. Bu ise, daha çok, inşa ile yaratmada kendini gösterir. Bir çekirdekte bilkuvve ağaç olma istidadı vardır. O çekirdeğin toprak altında parçalanmasıyla başlayan ve meyve vermeye kadar devam eden safhalardan geçilmekle o istidat kuvveden fiile çıkar. Bu ise bir anda olmadığından tekâmül yolculuğunun her safhasında ayrı fiiller icra edilir ve ayrı esmâ tecellileri sergilenir.

Bilindiği gibi esma-i ilahiyenin bir kısmı zatîdir, büyük kısmı ise fiilîdir. Mesela; Hayy ismi zatîdir. Muhyi (hayat verici) ismi ise fiilîdir. Fiillerin farklılığından farklı esma tecellileri ortaya çıkar. Bunun için bazı âlimlerimiz Allah’ın fiilî isimlerinin sonsuz olduğunu söylemişlerdir. Bu noktadan bakıldığında bir çekirdeğin ağaç olup meyve verinceye kadar geçirdiği her safhada ayrı bir veya birkaç fiilî isim tecelli eder.

Dipnotlar:

1) bk. Sözler, Yirmi Dokuzuncu Söz, İkinci maksat.

2) bk. age.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

Yorumlar

Adem68474

Her varlığın evamiri İlahiyeye karşı MEYİL İHTİYAÇ İŞTİYAK VE İNCİZAB içinde olması bu tabirler arasındaki farklar nelerdir?

Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.
Editor (Muaz)
Bir şeye duyulan istek ve arzunun azdan çoğa doğru yükselmesinin bir ifadesi oluyor. Meyil bir şeye yönelme ihtiyaç o şeyi ihtiyaç duyma iştiyak isteğin biraz daha şiddetli hali inzicab artık aşk derecesinde bir şeyi istemek. 
Yorum yapmak için Giriş Yapın ya da Üye olun.

BENZER SORULAR

Yükleniyor...