"Amma, ıtlak ve ihâta ve nihayetsizliğin vahdete şehadetleri ise, o dahi Siracü’n-Nur risalelerinde tafsilen zikredilmiş." diye başlayan yerin izahı nasıldır? Şirkin, ıtlakın ve ihatanın mahiyetini bozmasını nasıl anlamalıyız?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

"Amma, ıtlak ve ihâta ve nihayetsizliğin vahdete şehadetleri ise, o dahi Siracü'n-Nur risalelerinde tafsilen zikredilmiş. Bir muhtasar meâli şudur:"

"Madem, kâinattaki ef'âlin her biri, kendi eserinin etrafa istilâkârâne yayılmasıyla her bir fiilin ihatasını ve ıtlakını ve hadsiz bulunduğunu ve kayıtsızlığını gösterir. Ve madem, iştirak ve şirk ise, o ihatayı inhisar altına ve o ıtlakı kayıt altına ve o hadsizliği had altına alıp ıtlakın hakikatını ve ihâtının mahiyetini bozuyor. Elbette mutlak ve muhit olan o ef'alde iştirak muhâldir, imkânı yoktur."

"Evet, ıtlakın mahiyeti iştirake zıttır. Çünkü, ıtlakın mânâsı, hattâ mütenahi ve maddî ve mahdut bir şeyde dahi olsa, yine istilâkârâne ve istiklâldârâne etrafa, her yere yayılır, intişar eder. Meselâ, hava ve ziya ve nur ve hararet, hatta su, ıtlaka mazhar olsalar, her tarafa yayılırlar."(1)

Itlak, kayıt altına girmemek demektir. Allah’ın bütün sıfatları mutlaktır. Yâni o sıfatların icraatını engelleyecek başka sıfatlar düşünülemez. Diğer varlıkların zatları mümkin olduğu gibi sıfatları da sınırlı ve kayıtlıdır. Bu yönleriyle, mahlûkların sıfatları İlâhî sıfatlardan sonsuz derece uzaktır, yâni onlara hiçbir cihetle benzemezler.

İhata da Cenab-ı Hakk’ın sonsuz ve nuranî olan bütün isim ve sıfatlarının her şeyi istisnasız kuşatması ve hariçte hiç bir şey bırakmaması demektir. Şayet bir şey hariç kalsa bu bir eksiklik ve kusur olacağı için, Allah’ın isim ve sıfatlarının keyfiyeti ile bağdaşmaz.

Şirk bir şeyin tedbir ve idaresine ortak olmak demektir ki, bu da ıtlak ve ihatanın esasına zıt bir durumdur. Yani Allah’ın kâinat üzerinde mutlak tedbir ve idaresinde şirke yer yoktur. Şayet kâinatta şirk varsa, Allah’ın kâinat üzerinde mutlak tedbir ve idaresi yok demektir. Hem şirkin hem de Allah’ın mutlak tedbir ve tasarrufunun kâinat üzerinde beraber olması iki zıddın cem olmasıdır ki, bu da muhaldir. Nasıl ışık ile karanlık aynı anda cem olamaz ise, şirk ile mutlak Ulûhuyet de cem olmaz ve olamaz.

(1) bk. Şualar, İkinci Şua, İkinci Makam.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Okunma sayısı : 4.318
Sayfayı Word veya Pdf indir
Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

BENZER SORULAR

Yükleniyor...