"Baş açık namaz kılmak ve Türkçe ezan okumaya Zeylin şiddet-i hücumunu zıt göstermeleriyle iktifa etmeleri..." Başı açık namaz kılmak, Türkçe ezan okuma ile bir mi tutuluyor?
Değerli Kardeşimiz;
"Ehl-i vukuf raporundan anlaşılıyor ki, Risale-i Nur, bize karşı bütün muarız tâifeleri mağlûp ediyor ki, Hüccetullahi'l-Bâliğa ve İhtiyar ve İhlâs Risalelerini tekrarla nazar-ı dikkati celb ediyorlar. Hem gayet sathî ve cevapları pek zâhir ve güya müteassıbane hocavâri tenkitleri ve hiç münasebeti olmayan ve hakikî mutabık olan meseleleri anlamadan 'mâbeynlerinde tezat var' demeleri ve risalelerin yüzde doksanını tamamıyla çekinmeyerek tasdik ve takdirleri ve teslimleri Hücumat-ı Sitte Zeylinin pek şiddetli bir surette yeni icadlara fetva verenleri cerh ve tezyif etmesine mukabil, yalnız 'nezahet-i lisaniye' demişler. Ve 'dinsizler tarafından öldürülen mazlum ve dindar Hıristiyanlar âhir zamanda bir nevi şehid olabilir' dediğimi, baş açık namaz kılmak ve Türkçe ezan okumaya Zeylin şiddet-i hücumunu zıt göstermeleriyle iktifa etmeleri, kat'iyen onların Risale-i Nur'a karşı mağlûbiyetlerini gösteriyor kanaatini veriyor."(1)
Risale-i Nur'un bid’at fikirleri çürütmesi ve bid’atların tatbik edilmesine set çekmesi karşısında, ehl-i küfür ve bid’at çaresiz ve mağlup kalmışlardır. Bu yüzden ehl-i bid’at, mağlubiyetini Üstad'ın başka bir fetvasını ve izahını kendi saçma bid’atlarına delil gösteriyorlar. Yani başı açık namaz kılmak ve Türkçe ezan dalalet ve bid’atını mazur ve makul göstermek için ve ”dinsizler tarafından öldürülen mazlum ve dindar Hıristiyanlar âhir zamanda bir nevi şehid olabilir” sözü ile te’yide kalkışmaları, onların fikren çaresiz ve mağlup olduğunun en büyük ispatıdır. Yani onlar bid’at için yazılmış esere, ilmî olarak itiraz edemiyorlar, sadece “neden orada öyle, burada böyle dedin”, demekle iktifa ediyorlar.
Üstad “baş açık namaz kılmak ve Türkçe ezan okumak" tabirini, ikisini bir ya da müsavi görmek için değil, konunun zikri sadedinde söylüyor. Zaten cümlenin akışından da böyle bir kıyas çıkmaz. Prensip olarak bid’atların hepsi muzır ve kötüdür. Bu yüzden, bid’atları ağır ve hafif diye ayırmak değildir.
(1) bk. Şualar, On Üçüncü Şua.
Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü
Yorumlar