"Bilbedahe, bütün kâinattaki bütün imkânlar, bütün infialler, bütün mahlukiyetler, bütün kesret ve terkipler, bir Zat-ı Vacibü’l-Vücud, Fa’âlün limâ Yürid, Hâlık-ı Külli Şeye, Vahid-i Ehade şehadet eder." İzah eder misiniz?

Cevap

Değerli Kardeşimiz;

"Ve vücub ve fiil ve hâlıkıyet ve vahdet, bilbedahe ve bizzarure, mümkün, münfail, kesir, mürekkep, mahluk olmayan, vacib ve fail, vahid ve hâlık olan mevsuflarını ister. Öyle ise, bilbedahe, bütün kâinattaki bütün imkânlar, bütün infialler, bütün mahlukiyetler, bütün kesret ve terkipler, bir Zat-ı Vacibü’l-Vücud, Fa’âlün limâ Yürid, Hâlık-ı Külli Şeye, Vahid-i Ehade şehadet eder." (Sözler, Otuz Üçüncü Söz, Yirmi Beşinci Pencere)

İmkânlar; ihtimaller ve seçenekler demektir. Bütün varlıklar daha yokluk âlemindeyken, onların olup olmama ihtimali eşitti. Yani varlık âlemine çıkıp çıkmaması ihtimali yüzde elli mesabesindeydi. Bunlar varlık sahasına çıkmışsa, kendi kendilerine var olmaları mümkün değildir. Yani var ya da yok olması eşit olan bir şeyin bu eşitlikten kurtulup varlık sahasına çıkabilmesi için bir irade tarafından seçilmesi ve tercih edilmesi gerekir. İrade olmadan seçim olmaz, seçim olmadan da varlık olmaz. Kâinatta sayısız varlıkların tamamından, varlığını yokluğuna tercih eden bir iradenin varlığını anlarız.

Bir şey var olduktan sonra önüne varlık çeşitliliği açısından sayısız ihtimaller ve imkânlar çıkar. Ve bu şey, bu ihtimaller ve imkânlar içerisinde yolculuğu çoğalarak devam eder. Ve irade sıfatı eşyanın her mümkün hâlinde ona eşlik eder, yani onu en mükemmel bir şekilde seçer ve ona yol açar.

Mesela, bir atom parçacığı ilk önce varlık ve yokluk arasında eşit bir vaziyette iken bir irade tarafından varlık âlemine çıkarıldı. Varlık âlemine çıktığında sayısız varlık formatlarından hangisine gideceği imkânı belirdi ve bu sayısız imkânlar içinden birisi seçildi. Yine önüne yeni imkânlar çıktı, bu atom en son varacağı noktaya kadar imkân ve irade eşliğinde devam etti.

İşte atomun ilk yoktan var edilme ve en son bir eşyada karar kılma aşamasına kadarki tercihler zinciri, sonsuz bir iradenin varlığına işaret ediyor. Tercih eden bir irade olmadan tercihin olması mümkün değildir.

İnfialler; eşyanın etkilenme edilgen olma halidir. Kâinatta her şey edilgendir, her şey münfaildir ve her şey bir etki tarafından etkilenmektedir. Mesela, "kapı açıldı", dediğimizde bir açılan bir de açan vardır. Açılan edilgen, açan ise etkendir. Kapı edilgen, kapıyı açan (mesela Ali) ise etkendir. Kapının kendi kendini açması mümkün değildir.

Kâinattaki her şey ve her nesne edilgendir. Madem her şey edilgendir, o zaman her şeye etki eden sonsuz bir etken lazımdır ki o sonsuz etken de Allah’tır. Edilgenin etkensiz olması, mantıken mümkün değildir.

Tabiat ve sebepler dedikleri şeylerin hepsi edilgendir. Edilgenin etken yerine konulması imkânsızdır. Yani kapı kendi kendini açamaz kapı dışında bir etkenin kapıyı açması gerekir. Edilgenin fail olması aklen mümkün değildir.

Mahlukiyetler; bir şey mahluk ise Halık olamaz, yani yaratılmış bir şeyin aynı anda yaratıcı olması mümkün değildir. Bir şeyin aynı anda hem mahluk hem de Halık olması, aklen mümkün değildir. Kâinatta her şey mahluktur. Öyle ise bu mahlukatı yaratan bir Halık gerekir, o da mahluk olmayan kudret ve birliği olan bir ilah ile mümkün olabilir.

Nasıl edilgen etken olmaz, seçilen seçen olamaz, fiil fail olamaz, aynı şekilde mahluk da Halık olamaz.

“...bütün kesret ve terkipler, bir Zat-ı Vâcibü’l-Vücud, Fa’âlün limâ Yürid, Hâlık-ı Külli Şeye, Vâhid-i Ehade şehadet eder."

Her şeyin bir şeyden sadır olması makul ve mantıklıdır, ama bir şeyin her şey tarafından icat edilmesi pek mümkün değildir. Mesela, bir komutanın bir orduyu yönetmesi mümkün ve vakidir. Ama bir askeri on komutanın yönetmesi, pek mümkün değildir.

Bu yüzden "Birlikte ve vahdette kolaylık, çoklukta ve kesrette zorluk vardır." denilmiştir. Kâinat çokluk ve kesrettir ve bir Allah tarafından var edilip idare ediliyor. Yoksa tabiatçıların iddia ettiği gibi bütün kâinatın bir araya gelip mükemmel bir meşveret ve ahenk ile çalışarak bir çiçeği icat ettiğini iddia etmek, tam bir klinik vakaya işarettir.

Selam ve dua ile...
Sorularla Risale Editörü

Bu içeriği faydalı buldunuz mu?

BENZER SORULAR

Yükleniyor...